Adli yılın açılışı dolayısıyla Yargıtay Birinci Başkanlığınca Rixos Otel'de tören düzenlendi.
Törene, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM Başkanı İsmet Yılmaz, Başbakan Ahmet Davutoğlu, Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar, Başbakan Yardımcıları Yalçın Akdoğan, Tuğrul Türkeş, Numan Kurtulmuş, Danıştay Başkanı Zerrin Güngör, bazı bakanlar, Sayıştay Başkanı Recai Akyel, yüksek yargı organları mensupları katıldı.
Yargıtay Başkanı Cirit, törende yaptığı konuşmada, demokrasinin önündeki en büyük tehditlerden birinin terör olduğunu, terör ve şiddetin her türünün, fikrin sükut ettiği yerde başlayacağını ifade etti.
Türkiye'nin, yeni bir 'terör' dalgasının hedefi olduğunu belirten Cirit, "Terörün kanlı ve kirli yöntemleriyle milletimizin ve devletimizin istiklali ve istikbalini kıskaca almaya, biçimlendirmeye, değiştirmeye veya dönüştürmeye yeltenenler geçmişte başarıya ulaşamamıştır, gelecekte de başarıya ulaşamayacaktır. Kaynağı, etiketi, türü ve özel amacı ne olursa olsun, terörle mücadelemiz hukukla ve hukukun sınırları içinde kararlılıkla devam edecektir" dedi.
"Hukukun fedesının mazereti olamaz"
Cirit, şöyle konuştu:
"Elbette hakim ve Cumhuriyet savcılarının tutuklanması, adli ve idari soruşturmalara uğraması, görevden el çektirilmesi veya başkaca disiplin tedbirlerine muhatap olması, bir hukuk devleti için iftihar tablosu olamaz. Ancak her türlü cemaat-cemiyet çıkarının toplum çıkarının yerine ikame edilmesinin, hukukun bireysel veya grupsal ihtiraslara feda edilmesinin de hiç bir mazereti, açıklaması olamaz" dedi.
Türkiye Cumhuriyetinin, tehditlere karşı mücadele etme hakkı bulunduğunu ifade eden Cirit, şunları kaydetti:
"Her devlet gibi Türkiye Cumhuriyetinin de bağımsız ve egemen bir devlet olarak varlığını sürdürmesi için kendisine yönelen tehditlere karşı mücadele etme hakkı vardır. Hiç şüphe yok ki yürütülen mücadelenin hem iç hukuka hem de hukukun genel ilkeleri ile insan haklarına uygun olması gerekir. Son yıllarda, gündemin ön sıralarında yer alan davalarda temel kurallara aykırı şekilde yapılan adli işlemler, Türk kamuoyunu ciddi şekilde meşgul etmiş ve uluslararası alanda da bunun yansımaları olmuştur. Hukuka aykırı işlemlerin hedefi olan gazetecilerin, siyasetçilerin, hakim ve Cumhuriyet savcılarının, bürokratların ve kritik noktalardaki silahlı kuvvetler mensupları ile emniyet görevlilerinin toplum ve devlet hayatı açısından taşıdıkları önem dikkate alındığında, söz konusu ihlallerin adalet sisteminin rutin işleyişinden kaynaklanan münferit hatalardan ayrı bir şekilde değerlendirilmesi gerekir."