İçişleri Bakanı Sebahattin Öztürk, Hürriyet Gazetesi'nin sorularını yanıtladı. Diyarbakır'daki çifte bombalı saldırının şüphelisi Orhan Gönder'in birileri tarafından özel olarak korunup kollanan bir kişi olması halinde asker kaçağı olarak da yakalanıp sorgulanmayacağını savunan Bakan Öztürk, “Gidilmiş, yakalanıp sorgulanmış ve arandığı görülmemişse bir ihmal vardır” yorumunu yaptı.
Bakan Öztürk, şüphelendikleri bir nokta olduğuna dikkat çekerek şunları söyledi:
“UYAP'ta (Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi) görünmüyor. Polisin, Kaçakçılık İstihbarat Harekât Dairesi'nde bu ve benzeri kayıtlar tutulur. Kayıt UYAP'a girilmişse, imzalanan protokol gereğince polise verilen link ve linkteki kayıtlar polis tarafından görülür. Demek ki UYAP'a girilmemiş. Terör nitelikli bir kayıt ise UYAP'ta olması gerek. Neden girilmediğini tespit etmeye çalışıyoruz. Müfettişler iki haftadır çalışıyor. Temmuz sonuna kadar raporun tamamlanmasını ve gerçeğin ortaya çıkmasını bekliyoruz.”
“Benim kanaatim, bir ihmal var” diyen Bakan Öztürk, “Kasti mi değil mi araştırıyoruz. Ancak teknik de olsa başka nedenle de olsa ihmal. Müfettişler ihmalin boyutlarını araştırıyor. Teknik midir, personelin aymazlık ve gafleti midir? UYAP'ta yok ama poliste ‘kayıp' başvurusu nedeniyle arama var. Yani bu başvuru ile UYAP kaydı olmadan da yakalanabilirdi” diye konuştu.
Bakan Öztürk, Suriye'de yaşanan savaşın Türkiye'ye olan etkilerini de şöyle sıraladı:
“Suriye'den Türkiye'ye IŞİD, EL Nusra ve El Kaide saflarında savaşırken ölen 300'e yakın cenaze geldi. PKK/PYD saflarında ölen ve cenazesi gelen insan sayısı da 800 civarında. Yılbaşından beri üç örgüte katılım iddiasıyla gözaltına alınanların sayısı 500. Bunların 70-80 civarında bir bölümü mahkemelerce tutuklandı.”
"Üç örgütle mücadele ediyoruz"
Türkiye olarak üç örgütle ciddi şekilde mücadele ettiklerini kaydeden Öztürk, “Kayıptır denilen terör şüphelisi kişilerin Suriye ya da Türkiye'de olma ihtimali var. Türkiye'de IŞİD, El Kaide ve EL Nusra ile irtibatlı yüzlerce insan var” diye konuştu. Bakan Öztürk, şöyle devam etti.
“Bu örgütler, dini motifli propagandalarıyla Türkiye'yi ilgi alanına almış. Hollanda'dan eleman temin ediyorsa, Türkiye'den bulamayacağını söylemek doğru olmaz. Ancak özellikle Musul Başkonsolosluğu'muzun personeli serbest kaldıktan sonra Türkiye bu terör örgütlerini öncelikli bir konu olarak ele almaya başladı. 24 saat çalışıyoruz. Hiçbir şekilde müsamaha etmiyoruz. Diyarbakır'daki terör saldırısından herkes zarar gördü. 4 vatandaşımız yaşamını yitirdi. Seçim öncesinde ülke büyük bir sıkıntı yaşadı. Saldırı iktidar partisine de büyük zarar verdi.”
Diyarbakır'da genel seçimlere 2 gün kala, İstasyon Meydanı'nda düzenlenen HDP mitingindeki çifte bombalı saldırıda 4 kişi hayatını kaybetmiş, 414 kişi de yaralanmıştı. Bombalı saldırıyı düzenlediği iddiasıyla tutuklanan Orhan Gönder'in saldırıdan 2 gün önce yani 3 Haziran'da, ‘Terör nitelikli kayıp şahıs' olarak kayıtlı olduğu halde sadece ‘asker kaçağı olarak' sorgulanıp bırakıldığı ortaya çıkmıştı.