İfade özgürlüğü denilen şey, tam olarak nedir? Ve neleri söylememize izin verir? Bu makalede, bu sorulara verilen bazı popüler cevapları gözden geçireceğiz.
Bazen konuşma özgürlüğü olarak da adlandırılan ifade özgürlüğü, devletin müdahalesi veya cezalandırması olmaksızın birçok inancı ve fikri dile getirmenin yasal güvencesidir.
İfade özgürlüğü, başkalarının mesajlarını dinlememe veya kabul etmeme hakkını da içerir. Eğer ifade özgürlüğü buna izin vermiyorsa bir kişinin size bir şey söyleme hakkı, sizin onu dinlememe hakkınızla çelişebilir.
İfade özgürlüğünün yalnızca devlet müdahalesini engellediği gerçeği, konuşma özgürlüğünün özel kuruluşların eylemleriyle ilgisiz olduğu anlamına gelmez. Bazıları, belirli özel kuruluşların, konuşma hakkı için yasal standartlara gönüllü olarak uyması gerektiğini savunuyor. Örneğin, üniversitelerin yasal olarak ifade özgürlüğü standartlarına uyması gerektiği gibi.
İFADE ÖZGÜRLÜĞÜNÜN SINIRLARI
İfade özgürlüğü sınırsız bir hak değildir. Tüm devletler, ne tür konuşmaların kabul edilebileceğine dair bazı sınırlamalar getirmiştir. Bunun nedeni, tüm haklar gibi ifade özgürlüğü hakkının da diğer hak ve değerlerle dengelenmesinin gerekliliğidir.
İfade özgürlüğü tarafından korunmayan ifade türleri arasında şiddet, tehditler, yanıltıcı reklamlar ve karalama kampanyaları yer alır.
Pek çok demokratik ülke, nefret söylemini kabul etmez (yani, bir gruba veya grup üyesine karşı, grup ön yargısına dayalı olarak tehdit, aşağılama veya nefret uyandırma amaçlı konuşmalar). Ancak Amerika Birleşik Devletleri de dâhil olmak üzere diğer bazı ülkeler, nefret söylemini kabul edilebilir bir ifade biçimi olarak ele alıyor.
Nefret söyleminin ifade özgürlüğünün koruması altında bulunup bulunamayacağı son yıllarda çok tartışılan konulardan birisidir. Ancak yasal zeminde suç teşkil etmeyen ifadeler bile devlet tarafından bir dereceye kadar sınırlandırılabilir. Örneğin, ifade özgürlüğü, herhangi bir kimsenin askeri bir üsse veya bir devlet üniversitesindeki bir salona girmesine ve orada konuşmaya başlamasına izin vermez. Bu doğru bir tutumdur; çünkü askeri üsler ve devlet üniversiteleri devlet tarafından yönetilse de bu alanlar ifade özgürlüğünü sınırlamayı haklı çıkaracak diğer önemli ulusal hedeflere ulaşmaya dönük işlev görürler.
İfade özgürlüğü size halka açık bir parkta, halka açık bir sokakta veya kendi evinizde çok daha fazla serbestlik sağlar. Ancak parklar ve sokaklar gibi halka açık yerlerde bile, ifade özgürlüğü konuşma üzerinde içerikten bağımsız kısıtlamalara tabi tutulabilir. Örneğin, bir kasaba gece yarısından sonra yerleşim bölgelerinin yakınındaki parklarda yüksek sesle müzik çalmayı yasaklayan bir gürültü yönetmeliğine sahip olabilir.
Ancak bu kısıtlamaların içerik olarak ve bakış açısı yönünden tarafsız olması önemlidir. Bu nedenle, bahsi geçen kasabanın, parkta yalnızca belirli konularda veya belirli bakış açılarından konuşmayı sınırlayan bir yönetmelik çıkarması bu bağlamda doğru olmazdı. Böyle bir kural, konuşmanın içeriğine veya bakış açısına göre ayrımcılığa yol açacaktır.
İfade özgürlüğünün önemli bir yönü, devletin konuşulan konuları beğenmediği veya konuşmacı ile aynı fikirde olmadığı için ifadeyi kısıtlayamamasıdır. İfade özgürlüğü, sırf bu fikirler popüler olmadığı için fikirlerin bastırılmasına da izin vermez.
DUYGU YÖNETİMİ
İfade özgürlüğü, sözlü ve yazılı ifadeden daha fazlasını koruma altına alır. Bunların dışında aynı zamanda fikirlerin ifade edilebildiği diğer birçok faaliyeti de kapsar. Örneğin Amerika Birleşik Devletleri'nde soyut sanat, müzik ve gösteri yürüyüşleri, ifade özgürlüğü kapsamında korunan bazı etkinliklerdir.
Hangi faaliyetlerin duygu yönetimi olarak kabul edilmesi gerektiği konusunda tartışmalar vardır. Örneğin, şirketlerin siyasi harcamalarının ifade özgürlüğü olarak koruma altına alınmasının gerekip gerekmediği hususunda önemli bir anlaşmazlık vardır. Ayrıca düğün pastası ve fotoğraf gibi ürünlerin yaratılmasında kullanılan mesajların da ifade özgürlüğü olarak kabul edilip edilmeyeceği hususunda da anlaşmazlıklar vardır.
ÖNCEDEN KISITLAMAYA KARŞI MÜTEAKİBEN CEZALANDIRMA
İfade özgürlüğü, insanları devletin iki farklı müdahalesine karşı korur: önceden kısıtlama ve müteakiben cezalandırma.
Önceden getirilen bir kısıtlama konuşmanızı, yapılmadan önce engeller. Bir noktada, birçok hukuk uzmanı, ifade özgürlüğünün yalnızca önceki kısıtlamalara dönük olan bir özgürlük alanı anlamına geldiğini düşünür.
Bugün çoğu kişi, ifade özgürlüğünün insanları yalnızca önceki kısıtlamalardan değil, aynı zamanda müteakip cezalardan da (yani, koruma altındaki konuşma için yasal olarak yaptırım uygulanmaktan) koruduğuna inanmaktadır.
Bu, ifade özgürlüğünü daha güçlü kılar; çünkü insanları yalnızca koruma altına alınmış ifadelerinin kısıtlanmasından değil, aynı zamanda koruma altına alınmış konuşmalarının devlet tarafından cezalandırılmasından da korur.
İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ NEDEN ÖNEMLİDİR?
Filozoflar ve hukukçular, ifade özgürlüğünün neden önemli olduğuna dair birçok farklı bakış açıları geliştirdiler. Pek çok bilim insanı, ifade özgürlüğünü korumamız için birden fazla geçerli neden olduğunu düşünüyor.
İfade özgürlüğünü korumanın üç yaygın gerekçesi şöyle sıralanabilir:
İfade özgürlüğü; Gerçeği keşfetmemize, İnsan özerkliğine saygı duymamıza, Devletin eleştirilmesine izin vererek demokrasiyi korumamıza yardımcı olmaktadır.
İfade özgürlüğünün gerçeği keşfetmemize yardımcı olduğu fikrinin etkili savunucuları arasında yazar John Milton ve filozof Johns Stuart Mill sayılabilir.
(Bu makale Sosyolog Ömer Yıldırım tarafından www.felsefe.gen.tr için, Doç. Dr. Mark Satta'nın* “Free Speech” isimli makalesinden Türkçeye çevrilip derlenerek hazırlanmıştır.)
Kaynak: felsefe.gen.tr