İzmir'de, aralarında muvazzaf askerlerin de bulunduğu 357 sanıklı kamuoyunda 'Askeri casusluk' olarak bilinen 'Askeri gizli bilgi ve belge bulundurma' davasında tüm sanıklar geçtiğimiz hafta beraat ederken sanıklar kaşı atağa geçerek mağduriyet yaşatanlar hakkında suç duyurunda bulunmaya başladı. 'Askeri Casusluk' davasında iki numaralı sanık olarak yargılanan emekli Albay Coşkun Başbuğ, bugün İzmir Adliyesi'ne gelerek Nazlı Ilıcak, Akın İpek, Tarık Toros, Turan Görüryılmaz hakkında, 'Fetullahçı silahlı terör örgütü üyesi olmak', 'Diğer devletler namına Türkiye Cumhuriyeti aleyhine casusluk yapmak', 'Devletin kurumlarını tasfiye ederek devleti ele geçirmeye çalışmak', 'Devlete karşı darbe yapmaya çalışmak, yargıyı yanlış yönlendirmek', 'Görevi kötüye kullanmak, devleti ve kurumlarını aşağılamak ve hakaret etmek', 'Kişisel şeref ve saygınlığı zedelemek', 'Türk Silahlı Kuvvetleri'nin şeref ve saygınlığını zedelemek' suçlamasıyla suç duyurusunda bulundu.
TAŞ KUYUDAN ÇIKTI HERKES GÖRDÜ
Suç duyurunda bulunduktan sonra İhlas Haber Ajansı'na açıklama yapan emekli Albay Coşkun Başbuğ,"Herkesin bildiği gibi 2012'de; fuhuş, şantaj, tehdit, askeri casusluk gibi bir çok suçlamalardan dolayı gözaltına alındım ve bu gözaltı sonrası tutuklandım. 2 buçuk yılı cezaevinde olmak üzere 4 yıl yargı süreci geçirdik. 2012'de biri veya birileri bir kuyuya taş attı. O taşı çıkarmak 4 yıla mal oldu. Ben ilk günden itibaren mahkeme heyetine bu davayı tanımadığımı, kuyuya inmeyeceğimi çünkü o kuyu ihanet dolu, pislik dolu kuyu olduğunu ifade etmiştim. Geçtiğimiz günlerde taş kuyudan çıktığında da bunu da gördük" dedi.
DAVA SONUÇLANDI AMA HALA SALDIRIYORLAR
Dava sonuçlandığı halde örgüt mensubu olduğunu düşündüğüm Nazlı Ilıcak'ın geçtiğimiz hafta bir yazısı yayınlandığını ifade eden Başbuğ, "Nazlı Ilıcak'ın yazısında tehdit, şantaj, hakareti işlemiş. Ve yazıya bakıldığı zaman verilmiş mahkeme kararını yok sayıyor. Bu hem devleti hem de bu davada yargılanmış kişileri yaralıyor. Nazlı Ilıcak başta olmak üzere Akın İpek ve örgütün medya grubundan olan Tarık Toros, Turan Görüryılmaz gibi hem dava sürecinde hem tutuklulukta hem de halen inanılmaz bir saldırı var. Bu saldırıları içeren bir dilekçe ile suç duyurusunda bulundum" dedi.
"ÖRGÜT ÇÖZÜLME VE BİTME NOKTASINDA"
Fetullahçı Terör Örgütü'nün çözülme ve dağılma süreci yaşadığını belirten emekli Albay Coşkun Başbuğ,"Dağılma ve çözülme beraberinde korkuyu getiriyor. Bunun akabinde korkudan sonra panik halleri başlıyor ve banim ‘Kuduz dönemi' diye de adlandırdığım şuursuzca bir saldırı dönemi başlıyor. Şuan ülkece biz o süreci yaşıyoruz. Gerek araçlara, gerek kamuya, gerek bizlere her türlü yere bu şuursuzca saldırının nedeni bu. Örgüt çözülme ve bitme noktasında" dedi.
"DALGA DALGA SUÇ DUYURUSUNDA BULUNACAĞIM"
Emekli Albay Coşkun Başbuğ, "Örgüt ülke ile alay eder gibi dalga dala geldi, birinci dalga, ikinci dalga. Bende aynı yöntemle cevap veriyorum dalga, dalga geliyorum. Ben birinci dalgada; hakim, savcı ve polisler hakkında teferruatlı bir suç duyurusunda bulunmuştum. Bu duyuru sonucu işlem başlatıldı şuan bir kısmı tutuklu. İkinci dalga ise medya ayağı, arkası da gelecek. Sadece emniyet ve yargının üzerine yıkarsak tarihi bir hata yaparız. Silahlı kuvvetler dahil bu işin uzandığı bir çok nokta var. bunların üzerine devlet tek tek gidecektir. Biz de bu konuda üzerimize düşenin hepsini yapacağız" dedi.
"HÜKÜMET OYUNU BOZDU"
Neden suç duyurusunda bulunduğunu açıklayan Başbuğ, "Suç duyurusunda Nazlı Ilıcak ile başladık. Nazlı Ilıcak'ın son yazısı ve daha önceki yaptıkları ile gazeteci kisvesine bürünerek gerek hükümete gerek devlete gerek sürece gerek de Türk Silahlı Kuvvetleri'ne saldırı içindeydi. Bunlarla birleştirip birçok suçtan bahsettim. Sürekli bunların ağzında FETÖ denen örgüt, şu anda devletin soruşturma yürüttüğü örgüt, onlar için övünç kaynağı. Akın İpek bu örgütün ciddi bir finansörü. Şu an ait olduğu ve hizmet ettiği yere firar eden Akın İpek, medya ayağının finansörü ve yöneticisi. Tarık Toros'un kim oldu da belli değil, bir anda örgütle ortaya çıktı, gazeteci diye tanıtıldı. Son olarak Savcı Zafer Kılınç hakkında suç duyurunda bulundum, daha önce suç duyurusunda bulunduğum halde. Çünkü, soruşturma başlatıldığında, soruşturma ile alakalı gizlilik vardı. Avukatlar ve bizler dahil evraklara nüfus edemiyorduk. Fakat gariptir gözaltına alındığım gün, gizli evraklar, bazı gazetelerde çarşaf çarşaf, iddianame ile birebir aynı yayınlandı. Siz savcısınız, bir soruşturma yürütüyorsunuz ve bu soruşturmanın tüm gizli evrakları sizin kasanızda. Ve bu kasanın tek anahtarı sizde var. Eğer bu kasadan bilgiler dışarı sızıyorsa burada suçlanacak bir tek kişi var o da soruşturmanın savcısı Zafer Kılınç. Burada bir örgütlenme var. Polis, kolluk güçleri, silahlı kuvvetler dahil bu davaya alt yapı oluşturdu. Hakim ve savcı bu davayla ilgili kalan süreci yürüttü. Medya ayağı da böyle bir dava varmış gibi kamuoyunu ikna etmeye çalıştı. Tabii masa sandalye 3 ayakla durmuyor dördüncü ayak gerekiyordu. Bu da hükümet ayağıydı. İşte oyun orada bozuldu. Bugün bu oyun bozulmasaydı, Fetullah Gülen denilen şarlatan Ankara'da kendisine hazırlanmış sarayda, günümüzün Lawrens'i olarak şuan halife kıyafeti giymiş ele etek öptürüyor olacaktı. Fakat oyun dördüncü ayakta bozuldu. Sandalye yıkıldı yıkılacak. Örgüt bunun paniği içinde" dedi.