TİMETÜRK | HABER MERKEZİ
Editör Masası
Türkiye'de geride kalan 7 Haziran seçimlerinden sonra HDP'nin barajı aşması ve AK Parti'nin oy kaybetmesi İsrail basınında memnuniyetle karşılandı. İlginçtir ki aynı memnuniyet fazlasıyla İran medyasının başlıklarında da vardı.
İsrail medyası yayımladığı bir karikatür ile mesajı net olarak verdi. AK Parti'yi Mavi Marmara gemisiyle özdeşleştiren karikatürde, Mavi Marmara'nın karaya oturduğu ve Mavi Marmara'yı durduran kayanın da HDP olduğu anlatılıyor. Karikatürde "Mavi Marmara 2" yazıyordu.
İsrail medyası neden sadece "Mavi Marmara" değil de "Mavi Marmara 2" yazma ihtiyacı hissetti?
İHH İnsani Yardım Vakfı, Doğu ve Güneydoğu'da çözüm süreci başlamadan çalışmalarına başlamış ve Türk-Kürt ittifakının sağlanması, çözüm sürecinin başarıya ulaşması ve dindar kesimlerin Kürt sorununda inisiyatif alması için çaba göstermişti. Bu noktada raporlar hazırlandı, çalıştaylar yapıldı ve mesajlar güçlü bir şekilde verildi.
İHH Başkanı Bülent Yıldırım bu mihvalde yaptığı bütün konuşmalarda şunu ifade etti; "Çözüm Süreci'ni Ortadoğu'daki bütün meselelerin bitmesi için önemsiyoruz. Sadece Türkiye'nin selameti için değil, bu süreç Ortadoğu'daki Kürt-Türk ittifakıyla bütün oyunları bozar ve Kudüs'e giden yolu açar. Selahaddin Eyyübi dönemiyle aynı şartları yaşıyoruz. Onun için Kürtlerin, Türklerin, Arapların ve Farsların bir an önce aralarındaki ihtilafları bitirip, birleşmesi lazım.Siyonizm ve Emperyalizm, Türk, Kürt, Arap ve benzeri İslam topluluklarını birbirleriyle kavga ettirip, işgal ettikleri topraklarda yaşamak istiyorlar. Onun için biz diyoruz ki Kürt ve Türk ittifakı Kudüs'ün özgürleşmesine giden yoldur. İslam dünyasının her tarafına serpilen fitne tohumlarına karşı akıl üretmek lazım. O akıl da Ortadoğu'da, bu topraklarda var. Bu topraklar ise birbirleriyle uğraşıp duruyorlar. Onun için kendi değerlerimize bu toplumu döndürmek zorundayız"
İHH, yayımladığı raporlarda buna vurgu yaptı ve meselenin aynı zamanda bir "Kudüs sorunu" olduğunun altını çizdi.
İHH bölgede ve Türkiye'de yaptığı bütün konferans ve toplantılarda üç şeyin özellikle altını çizdi; "Selahaddin Eyyübi model olarak karşımızdadır ve onun yolu takip edilirse sorunun çözülmemesi için bir neden yoktur. Bölge tarihi köklerine tekrar dönmeli ve İslami hassasiyetler öne çıkarılmalıdır, çözüm süreci başarıya ulaşırsa provakasyonlar engellenir, Kürtlerin ve ümmetin yönü tekrar Kudüs'e döner"
Bütün bu çalışmalar ısrarla 2. Mavi Marmara gibi görülüyor ve ciddi bir altyapıyla sürdürülüyordu. İsrail anlaşılan bu çalışmaları yakından takip ediyor ve karikatürle "2.Mavi Marmara olarak gördüğünüz çalışmalarınız karaya oturdu" diyor.
İHH ve Türkiye'deki İslami hassasiyet sahibi sivil toplum kuruluşları ise geminin karaya oturmadığını çok iyi biliyor ve 2.Mavi Marmara seferi olarak adlandırılan Türk-Kürt ittifakının sağlanmasına yönelik çalışmalarına daha da hız veriyor. Nitekim bu çalışmaların bir başka kolu olan "Diriliş Konferansları" Cuma günü Kayseri'den başlıyor.
Selahaddin Eyyübi nasıl ki Diyarbakırlı Kürt kadınların kendisine emanet ettiği gül yağı ile Mescid-i Aksa'yı yıkadıysa, İstanbul ve Diyarbakır'ın ittifakı er ya da geç Kudüs'ü tekrar özgürleştirecek. Çünkü Müslümanlar gemileri karaya otursa da onu karadan yürütmesini bilecek kadar kabiliyete ve imana sahiptir.