Mehmet Yılmaz / Timetürk Yardımlaşma insanları terapi eden, sosyalleştiren en önemlisi de empati duygularını geliştiren sahici bir eylem. Bu eylemin hedefinde yıkım, kavga ve başkaldırı yok. Gönüllü insanların zamanlarından ve maddi imkânlarından fedakârlık ederek yaptıkları karşılıksız, beklentisiz iyilikten başka hiçbir şey yok.
İyilik de tıpkı kötülük gibi bulaşıcıdır ve hayatı anlamlandıran, ruhu iyileştiren en güzel şifalardan biridir. Çünkü gönüllü olarak yardım yapan iyi yürekli hiçbir insan yardım yaptığı kişiye senin dinin, dilin veya rengin ne diye sor(a)maz. Başkalarının yaralarını sarmak için seferber olurken farkında olmadan kendi ruhumuzu da iyileştiririz. Üstelik bu dayanışma ve dostluk duyguları ile vücut bulan kolektif bir iyileşme halidir.
Ancak paranın, gücün, kalabalıkların ve en kötüsü de koşulsuz itaat ve bağlılığın hüküm sürdüğü tüm yollar gibi bazen gönüllülük esasına dayanan hayır kurumlarının yolları da istismara açık ve tuzaklarla doludur. Ve ne yazık ki cehennemin yolları iyi niyet taşlarıyla döşelidir.
Hikâyemiz bundan yaklaşık on yıl kadar önce Ali Denizci ismiyle tanınan şahsın aklına gelen iyi planlanmış bir fikirle başlar: Bir kafe kurup sonra da o kafeye gelen iyilik gönüllüsü insanları etrafına toplamak. Kim neye inanıyorsa ona gönlünü hoş edecek süslü cümleler ile yaklaşır. Ve onlara kendisi hakkında baştan sona yalan olan bir sürü hikâye anlatır.
Bir kısmı TEDX konuşmasında yer alan bu hikâyelere göre Ali Denizci eğitimli bir ailenin yalıda doğmuş çocuğudur. Eğitiminin bir kısmını yurtdışında yapmıştır. Mimardır ve sekiz dil bilmektedir. Ancak çok genç yaşlarında sosyalist ve ateist olmuş, sol örgütlere girmiş, 12 eylül sonrası iki yıl cezaevinde yatmış, çıktıktan sonra milyon dolarlık servet kazanıp sonra da alkolizm ve uyuşturucuya saplanarak şizofreni tedavisi görmüştür. Geçirdiği buhranın sonucunda bir mezar satın alarak aylarca içinde yatmıştır. Bir başka hikâyesinde sokaklarda yatarken Yahya Efendi Türbesi'nin civarındaki caminin imamı ve cemaatin yaptığı yardımlarla karnını doyurduğunu söyler. Bu süreçte duruşunu sorgulamış ve ateizmden vazgeçip sufi olmaya karar vermiştir. Ve artık kendini yardıma muhtaç insanlara, delilere adamıştır.
Kahramanlık hikayelerini seven ve gerçeküstü hikâyelerin kolaycı büyüsüne çabuk kapılan insanları davudi bir sesle aktardığı bu çelişkili ve ipe sapa gelmez hikâyelerle etkileyerek hızla etrafına toplamaya başlar. TEDX' de yaptığı konuşma da sosyal medyadan yayıldıkça popülaritesi artar. Yıllar sonra Ali Denizci'nin bu yalanları tek tek ifşa olur. Soyadından, aile geçmişine, aldığını iddia ettiği mimarlık eğitiminden, sekiz dil bilmesine kadar anlattığı her şey külliyen yalandır. Yahya Efendi türbesinin oradaki cemaatin ve imamın yardımlarıyla aylarca yaşadığını söylemesine rağmen ne caminin hocası ne de cemaatten bir Allah'ın kulu kendisini tanımamaktadır.
Kısacası gerçek ismiyle Ali Karaahmetoğlu'nun aslında sadece yalanlarla yaşayan bir “mitoman” ve TEDX konuşması da dâhil anlattığı hikayelere kendisi de inanan PsikoFantastika vakıası olduğunu gözlemleriz. Zaten kendi sözleri içinde tek doğru yanda budur, “alkolik olduğum dönemde şizofreni tedavisi de görmüştüm.”
İstanbul'un Balat semtinde ‘Deliler Kahvehanesi' adıyla bilinen yapının ilk adı Derviş Baba Deliler Abdallar ve Meczuplar Kahvehanesidir.
Ali Denizci'nin kendi anlatımına göre Tayyar Baba, Musa Dede lakaplı iki kişiyle beraber bu oluşum ilk Balat'ta başlatılır. Derviş Baba ismi ise Ustam dediği Tayyar Baba'dan ilhamla konulmuştur.
Deliler kahvehanesi ilk kurulduğunda insanların etkilenmesi için çok profesyonelce bir kurgu izlenir. Kahveye gelenler içinde doktor olanın ilminden, müzik aleti çalanın kabiliyetinden faydalanılacak, İngilizce bilen dil öğretecek ve yoksul insanlara yardım edilecek ve eğitilecek...Hangi iyi yürekli insan böyle bir ortamdan etkilenmez ki!
Ancak bu ortamda “sohbet” başlığı altında yavaş yavaş gönüllü insanların manevi arayışları manipüle edilmeye başlanır. Bazı gönüllüler bu organizasyonlarda ileriki bölümlerde bahsedeceğimiz Tayyar Deniztoker isimli tarikat şeyhine yönlendirilir. Sohbet başlıklarını biraz araştırdığınızda asıl amacı iyilik etmek olan bir oluşumda ne gerek var böyle tuhaf spiritüel ve mistik sohbetlere dedirten konuların cemaat içinde kılıfı çoktan hazırlanmıştır. “Sohbetlere katılırken erzak getiriyorsunuz ve o erzaklar ihtiyaç sahibine gidiyor.” Böylece sohbetler de hareketin olmazsa olmaz bir parçası haline gelir.
Zaman içerisinde Ali Denizci'nin bir çok gönüllünün ayrılmasına sebep olan başka davranışları da gözlemlenir. Ali Denizci artık bazen dernekten yardım alan mental sıkıntısı olan ya da muhtaç olan bazı insanlara küfür ederek bağırıp çağırabilmekte, zaman zaman da dövmektedir. El kaldırdığı ondört yaşında bir kız çocuğu olsa bile! Adına sağlık, barınma ve gıda için para toplanan kimi fakir ve psikolojik rahatsızlığı olan insanlar hakaretlerle ve kimi zaman da dövülerek dernekten uzaklaştırılmakta onlar adına toplanan paraların ise nereye gittiğinin akıbeti bilinmemektedir. Bazı gönüllüleri ise kendisine cinlerin musallat olduğunu söyleyerek manevi baskı altına almaktadır. Dernekte çörek otu yakarak cin çıkarma ayini yapıldığına şahit olanlar da mevcut.
Dernekten kopmalar yolsuzluk yapıldığı şüphesi, Ali Denizci'nin dengesiz ve şüphe verici davranışları ve Tayyar Deniztoker'in cinsel istismar söylentileri ile artar. Dernekten ayrılan kimi gönüllüler hırsızlıkla, kimisi ihtiras sahibi olmakla suçlanırken bazı gönüllüler ise Ali Denizci tarafından ya cinleri musallat etmekle ya da boğazını keserek öldürmekle tehdit edilir. Tehditler kısmen başarıya ulaşır. Ayrılanlar uzun süre derin bir sessizliğe gömülür...Ali Denizci ise hem hayat hikâyesi hem de kendisine yöneltilen yolsuzluk iddiaları ile ilgili sorulara cevap vermeden pervasızca yoluna devam eder.
Denizci hakkında birçok iddia ortalıkta dolaşıyor. Ama bunların hiçbiri yapının arkasındaki Tayyar Deniztoker'inki kadar kabarık dosyalar değil. Ali Denizci'nin ustam dediği, şeyh olarak masum insanlara pazarladığı ve dernekten uygun gördüğü kişileri yönlendirdiği Tayyar Baba lakaplı kişiyi Konya'da yaptığı ayinde müritlerinin çeşitli uzuvlarına şiş sokarkengörürüz. Tayyar Deniztoker'in şiş sokmalı ayinlerinin yurtdışında yapılanlarının irrite edici görüntüleri internette de mevcut. Bu şiş sokma ayinlerine şahit olan saf gönüllüler Tayyar Baba'nın insanüstü, yüksek keramet sahibi bir kişi olduğuna inandırılır. Yani derneğe gelen insanlar farkında olmadan marjinal bir tarikatın arka bahçesine adım atmaktadır aslında..
Tayyar (Deniztoker) Usta'nın resimleri “dernek ve kahvehane” denen yerlerde boy boy asılı dururken şüpheli bir “intihar” olayından sonra bir anda ortadan kaldırılır. İntihar olayı dernek çalışanlarından trafik kazası diye bir süre gizlenmeye çalışılır ama başarılı olunamaz.
İntihar olayının ardında ikinci bir cinsel taciz olduğu şüphesi ile bazı müritler, gönüllüler ve dedeler dernek ve tarikattan ayrılır.Yine Tayyar Baba'yı ima eden derneğin Derviş Baba ismi bu süreçte hızla değiştirilerek Deliler ve Veliler kahvehanesine çevrilir.
Ali Denizci'nin şeyhim diye insanları götürdüğü ve bir çok konuşmasında övdüğü Tayyar Deniztoker'in Gaziosmanpaşa Cumhuriyet Başsavcılığındaki dosyasında “nitelikli cinsel saldırı”suçundan soruşturma açıldığı ve kendisine ulaşılamadığı yazıyor. Bu bazı kopmaların yaşandığı ilk taciz iddiası. Uzun süre yapının içinde kalan görgü şahitlerinden biri T. Deniztoker'in savcılığın aradığı tarihlerde yurtdışına kaçtığını iddia ediyor.
Ali Denizci'nin bazı konuşmalarında "biz bu derneği üç kişi; Tayyar Baba, Musa Dede ve ben kurduk" diye ifade ettiği kişilerden üçüncüsü olan Musa Dede, Ali Denizci'nin en yakınlarından biri.
Yakın zamana kadar Hürriyet gazetesinde Gölgenin Hakikati isimli köşesinde yarı mistik yarı romantik yazılar kaleme alan Musa Dede lakaplı Lari Dilmen, Ayşe Arman'la 2015 yılında Musevilikten sufizme, oradan da Tayyar Baba'ya ve Derviş Baba kafesine uzanan mistik yolculuğunu anlatan oldukça etkileyici birröportaj yapar. Bu röportajda Musa Dede sık sık Ustam diyerek bahsettiği Tayyar Baba'yı över, Ali Denizci'yi ve Derviş Baba oluşumunu kamuoyuna tanıtır. Okuyucular her dinden ve inançtan kişinin yer alabildiği sözde büyük bir "iyilik" hareketiyle tanıştırılır.
Bu yazıların ardından oluşum yardım ve iyilik duyguları içerisinde olup dinlere, mistik konulara meyilli, farklı inanç yaşam tarzlarına açık modern hayat tarzına sahip kesim arasında hızla popülerleşir. Tuhaf seramonileri, kulaktan kulağa yayılan cinsel taciz iddiaları ile mevcut bir tarikatın arka bahçesine girdiğinin farkında olmadan artan gönüllüler ile oluşum hızla genişler. Su gibi akan yardımlar ve insan gücüyle Balat ve Cihangir'deki şubelerden sonra Kadıköy, İzmir ve Eskişehir'de yeni şubeler açılır.
Sonuç olarak Musa Dede (Lari Dilmen) olmasa Ali Denizci diye bir isim bugün bu kadar popüler olmazdı. Ali Denizci popüler olmasa nitelikli cinsel tacizden aranan Tayyar Deniztoker'i kimse tanımazdı ve bu oluşum bu kadar güçlenmezdi.
Bir çeşit yardım derneği görüntüsündeki oluşum, iyi niyetlerle yardımda bulunan insanların katkısıyla büyüyor. Hâlihazırda İstanbul'dan Eskişehir'e ülke içinde yayılan dernek şubelerinin dergah versiyonlarının da Amerika'dan Almanya'ya kadar farklı ülkelerde de örgütlenme çabasına girdiğine işaret ediliyor. İsimler sizi aldatmasın, bağlı yapıların pek çok değişik ismi var ve ihbar hattımızda bunların bilgileri de mevcut. Dernekler Masasının Dikkatine
Derneğe yapılan bağışların bir kısmı göstermelik olarak yerini bulsa da büyük bir kısmının hiçbir denetime tabi tutulmadığı için ‘iç' edildiği de yine dernek gönüllüleri tarafından sosyal medyada bahse konu derneğin kendi facebook hesaplarının altındaki yorumlarda görülebilir. Sosyal medyada Ali Denizci'ye yöneltilen sorulara göre fakirler için toplanan yardım paraları ile kiralanan birçok yer amacı dışında kullanıyor, farklı yerlerde akibeti bilinmeyen mekanlar açılıp açılıp kapatılıyor. Gelen yardımların nereye ne şekilde kullanıldığına dair ise doğru dürüst kayıt olmadığı gibi, bunu sorgulayan insanlar hızla bir bahaneyle dernekten ayrılmaya zorlanıyor ve diğer gönüllülere kötülenerek görüşmeleri engelleniyor.
Dernekler Masası'nın ve Maliye'nin ise bu vurguna dur demek için harekete geçmesi bekleniyor. Ali Denizci Suskunluğunu Koruyor
Tayyar Deniztoker nitelikli cinsel istismar suçlaması ile aranırken özellikle sosyal medyadan kendilerine yönelik yapılan hiçbir tutarlı eleştiriye cevap veremeyen Ali Denizci'nin ise suskunluğu devam ediyor. Musa Dede lakaplı Lari Dilmen'in ise bugünlerde çok ön planda olmasa da dernek ile organik ilişkisinin ve ağırlığının devam ettiği biliniyor.
Sosyal medyada Ali Denizci'ye eski gönüllüler tarafından yöneltilen soruların bazıları: