İşte o yazı:
Cumartesi pazar sokağa çıkma kısıtlaması cuma gününü büyük bir kaosa sevk ediyor.
Hiç makarna,pirinç bulamayacakmış,bir daha evden çıkamayacakmış gibi marketlere koşarak erzak depolayan teyzeler, amcalar bu eylemlerinden pandeminin başından beri vazgeçmediler.
Hafta sonu marketler, fırınlar ve gıda temin eden dükkanlar açık olduğu halde cuma günleri özellikle saat 21:00'e ilerledikçe artan kalabalık henüz çözülebilmiş değil.
Trafik ise içler acısı.
Çalışmak durumunda kalanlar saat 16:00'da iş yerlerinden çıksalar dahi trafik uygulamasının başladığı zaman zarfında evlerine ulaşamıyor.
Tıkanan köprü altları, geçit vermeyen yaya geçitleri, bir türlü açılmayan tüneller ve "bir daha sapmam" denen yan yollar vatandaşın deposundan benzin, hayatından ömür çalıyor.
Zaten toplum olarak bütün işlerimizi son güne bırakmayı huy edinmiş olduğumuz için bu sonuç sürpriz değil.
65 yaş üstü anne babasına evinde yaptığı yemeği götürmek isteyenler kısıtlamaya yarım saat kala yola çıkıyor.
Faturasını sabah evinden çıkarken cebine koyup gün içi dolaşanlar kamu mesaisinin bitimine 15 dakika kala sıraya dahil oluyor.
Son dakikacılık kanımıza işlemiş vaziyette.
Kasap ve balıkçılardaki yoğunluğa ne demeli?
Salgın sürecinin ilk başlarından itibaren "Et yiyin, balık tüketin" diye basbas bağırarak bağışıklık sistemimizi nasıl güçlendirmemiz gerektiğini hafızalarımıza kazıdıktan sonra kendimizi korumaya almak için kasap ve balıkçıların içini hınca hınç dolduruyoruz.
Kocaman AVM'lere kodla girilirken büyüklüğü birkaç metrekare olan kasap ve manavlara üstüste giriyoruz.
AVM'lerin açık alanlarında virüs var ama bu kapalı mekan dükkanlarda virüs yok!
Yeni bir düzenleme yapılıp zincir manketlerin de HES kodlu uygulamaya dahil edilmesi kaçınılmaz görünüyor.
AVM'lere ihtiyacı olmadığı halde gidip gezip gelenler olduğu gibi marketlere de gezmeye gelenler yok mu?
Koronadan kuyruğumuzu kurtarmamız için kuyrukları azaltmamız kaçınılmaz.