'Kandil Ankara'ya çok uzak, ama İmralı...'
Murat Karayılan, 'Öcalan özgür koşullarda müzakere etmiyorsa oyalama sürüyor demektir,' dedi...

Oluşturma Tarihi: 2015-07-15 03:53:43

Güncelleme Tarihi: 2015-07-15 03:53:43

PKK Yürütme Komitesi Üyesi Murat Karayılan, 'çözüm süreci'nin geldiği noktaya dikkat çekerek sivil toplum kuruluşlarına, kamuoyuna çağrıda bulundu. Çözüm sürecinin yeniden rayına girmesi ve gelişmesi için Türkiye'deki tüm demokrasi güçleri, sivil toplum kuruluşlarının demokrasiden ve barıştan yana olan tüm kesimlerin bu konuda daha etkili devreye girmelerinin önemini vurgulamak istiyorum, ifadesini kullanan Karayılan, "Eğer gerçekten devlet bu sorunu çözmek istiyorsa, o zaman bu düzeyi geriletme değil, ilerletme suretiyle süreci geliştirebilir. O vakit bütün inisiyatif, yetki, zaten baş müzakereci olan Önder Apo'da olur," dedi.

Murat Karayılan'ın İMCTV'den Ayşenur Doğan'ın bazı sorularına verdiği yanıtlar şöyle:

Şunu da sormak istiyorum: Seçimden önce veya sonra evet Öcalan'dan haber alınamıyor, görüşmeler gerçekleştirilemiyor ama size devlet aracılığıyla ulaşmış bir haber var mı? Daha önceleri sizinle görüşmek istemişlerdi mesela temas kurmak istemişlerdi Kandil'le ama bütün bu arayışlarda asıl baş müzakerecinin, muhatabın Öcalan olduğunu ve ona gidilmesi gerektiğini söylüyordunuz. Acaba bu süre içerisinde sizlerle bir kontak kurma arayışı söz konusu oldu mu?

M.K.-Hayır olmadı. Olsa bile kabul etmeyiz. Yani orada önderimiz tecrit altındayken biz öyle bir ilişkiyi kabul etmeyiz. Zaten daha önce bunu önerdiler. Eğer biz kabul etseydik, Ankara-Kandil hattını oluşturalım dediler. Bu konuda hatta Mam Celal'i aracı yaptılar. Direkt bir heyetlerinin Kandil'e gelip görüşmek istediklerini bize ilettiler. Biz bunları doğru görmedik. Bu bir kere değil, birkaç kere olan bir şeydir. Zaten Türk medyasında zaman zaman şöyle şeyler de çıkıyor: “Kandil de görüşme sürecine dahil olmak istiyor” filan. Böyle değildir biz hep şunu söyledik, Önderliğimizi bypass ederek bizimle ilişki kurmayı doğru görmediğimizi ifade ettik. “Hareketimizin baş muhatabı Önder Apo'dur. Önder Apo'yla görüşülmesi gerekir. Kandil, Ankara'ya çok uzak ama İmralı daha yakın” dedik. Ben bu kavramlarla da ifade ettiğimizi hatırlıyorum. Dolayısıyla hep bunda yönetimimiz ısrar etmiştir. Şimdi de gelseler yönetimimizin aynı cevabı vereceğini çok iyi biliyorum. Zaten arkadaşlarımızın aynı çerçevede bir takım beyanatları da vardır. Yani kısaca böyle bir ilişki olmamıştır olsa bile kabul etmeyiz. Tek ilişki halkası Önder Apo'dur. Eğer Türk Devleti bizimle ilişki kurmak istiyorsa Önder Apo'yla kurar, Önder Apo'yla ilişki kurduğu vakit de belirttiğim prosedür temelinde müzakere sürecinin özgürlük koşullarında gelişmesi gerekiyor. Çözüm böyle olabilir. Bunun dışındaki bütün yaklaşımları biz oyalama ve taktik yaklaşımlar olarak anlarız ki öyle olur. Çünkü gelinen bir düzey var, yakalanan bir düzey var. Eğer gerçekten devlet bu sorunu çözmek istiyorsa, o zaman bu düzeyi geriletme değil, ilerletme  suretiyle süreci geliştirebilir. O vakit bütün inisiyatif, yetki, zaten baş müzakereci olan Önder Apo'da olur. Bu yolun tıkanması, kapatılması ise deminde başta söylediğim gibi, o zaman hareketimiz gerekli inisiyatifi kullanarak gerekli kararlaşmalara gider. Süreç şimdi gelinen noktada buna dayanmıştır.

“SÜREÇ KRİTİK BİR NOKTADA TOPLUMUN VİCDANINI TEMSİL EDENLER DEVREYE GİRMELİ”

Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?

M.K-Çözüm sürecinin yeniden rayına girmesi ve gelişmesi için Türkiye'deki tüm demokrasi güçleri, sivil toplum kuruluşlarının demokrasiden ve barıştan yana olan tüm kesimlerin bu konuda daha etkili devreye girmelerinin önemini vurgulamak istiyorum. Çünkü gerçekten süreç çok hassas ve kritik bir noktaya gelip dayanmıştır. Önderliğimize karşı uygulanan tecrit tüm halkımıza karşı bir hakarettir. Bu bizim artık onurumuza dokunuyor.  O açıdan bir artık Türkiye toplumunun vicdanını temsil eden tüm kurumları tüm kesimleri bu konuda daha etkili devreye girmeleri, gündem oluşturmaları önemli görüyoruz. Türkiye toplumunun da barış adına demokrasi adına, kardeşlik adına, adil bir düzen, sistem adına devreye girmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bu çok önemli. Bu konuda beklentilerimiz vardır. Biz büyük emeklerle bir düzey oluşturduk. Bir tek adam Erdoğan ortaya çıktı bir çırpıda hepsini yerle bir etti. Türkiye halkları buna müsaade etmemeli barış ve demokrasi için herkes bu konuda üstüne düşeni yaparsa kazanacağımızı düşünüyorum. Bütün var olan engellerin aşılabileceğini düşünüyorum. Ama eğer bu biçimde kayıtsız yaklaşılırsa da sürecin bizim açımızdan daha farklı bir kulvara  doğru gittiğini bizim de bu konuda gereken kararları almak durumunda olacağımızı da  belirtmek istiyorum.”