Sabah Gazetesi yazarı Hilal Kaplan, bugünkü "Başkanlık, tek adam sistemi midir?" başlıklı yazısında Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 7 Haziran seçimleri öncesi gündeme getirdiği, kamuoyu tarafından tepkiyle karşılanan 'Başkanlık Sistemi'ni masaya yatırdı. Dolayısıyla muhalif kanadın bahsettiği gibi otoriter bir 'tek adam' rejiminden bahsetmenin mümkün olmadığı bir tasarı, ifadesini kullanan Kaplan, "Zaten halk oyuna sunularak geçirilecek otoriteryan bir sistem değişikliğinin, Türkiye gibi özgürlüklerin tadına varmış, çoğulcu bir topluma kabul ettirileceğini düşünmek abesle iştigaldir. Ak Parti'nin bu noktayı tüm topluma derinlemesine ve ikna edici argümanlarla açıklaması gerekir" dedi.
İşte Hilal Kaplan'ın yazısından bir bölüm:
Kamuoyundaki tartışmalarda, anti-Erdoğan cephenin 'Sultan' simgesiyle ön plana çıkardığı en başat eleştiri, Başkanlık sisteminin bir 'tek adam' rejimi olduğudur. Bu iddiaya mercek tutalım.
Öncelikle Başkanlık, kategorik olarak otoriter bir sistem değildir. Nasıl uygulandığına göre parlamenter sistem bir ülkede otoriter rejime yol açabileceği gibi (ki Türkiye'nin son on yılına kadarki geçmişi buna örnektir), Başkanlık sistemi de otoriterliğe yol açabilir.
Örneğin bu hafta sonu dünyanın en gelişmiş ülkelerinin liderlerini Türkiye'de toplayacak olan G-20 ülkelerine baktığınızda, bunların on tanesinin Başkanlık sistemiyle, dokuz tanesinin parlamenter sistemle ve birinin monarşiyle yönetildiğini görüyoruz.
Burada önemli olan sistemdeki yetki-sorumluluk mekanizmasının nasıl kurulacağıdır. Ak Parti'nin önerdiği Başkanlık yasa tasarısına bakıldığında, yasama yetkilerinin tamamen parlamentoya devrildiği ve yürütme yetkilerinin tamamen Başkan ve ekibine bırakıldığı, parlamentonun Başkan'ı azletme dahil Başkan üzerinde kısmî denetim sahibi olduğu bir fren-denge sistemi kurduğunu görüyoruz.
Dolayısıyla muhalif kanadın bahsettiği gibi otoriter bir 'tek adam' rejiminden bahsetmenin mümkün olmadığı bir tasarı karşımızdaki. Zaten halk oyuna sunularak geçirilecek otoriteryan bir sistem değişikliğinin, Türkiye gibi özgürlüklerin tadına varmış, çoğulcu bir topluma kabul ettirileceğini düşünmek abesle iştigaldir. Ak Parti'nin bu noktayı tüm topluma derinlemesine ve ikna edici argümanlarla açıklaması gerekir.
Kaldı ki 'tek adam'lıkla kast edilen seçilmişlerin hükmünün olmadığı, 'Başkan'ın adamları'nın, yani bürokratların seçilmişleri ezdiği bir sistemse parlamenter rejim geçmişimiz sadece bunun örnekleriyle doludur. Başkanlık sistemi bunu aza indirgediği için yeni bir anayasanın kalbinde yer alan, sistem değişikliğinin bam telidir.
SETA'nın "Dünyada Başkanlık Sistemi Uygulamaları" raporundan okuyalım:
YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ!!!