Yeni Şafak Gazetesi yazarı Hayrettin Karaman, bugünkü "Diyanet İşleri Başkanlığı niçin gereklidir?" başlıklı yazısında seçimlere 2 gün kala oy vereceği partiyi açıkladı. Ben oyumu Diyanet İşleri Başkanlığı'nı kaldırmayacak, İmam Hatip Okullarını kapatmayacak, başını örten Müslümanları temel haklardan mahrum bırakmayacak, din derslerini kaldırmayacak, kadrosu içinde namazlı niyazlı nur yüzlü insanların bulunduğu partiye (Ak Parti'ye) vereceğim diyen Kahraman, "tenkit ve nasihat hakkım baki kalmak üzere böyle yapacağım," diye belirtti.
İşte Hayrettin Karaman'ın yazısından bir bölüm:
Ben oyumu Diyanet İşleri Başkanlığı'nı kaldırmayacak, İmam Hatip Okullarını kapatmayacak, başını örten Müslümanları temel haklardan mahrum bırakmayacak, din derslerini kaldırmayacak, kadrosu içinde namazlı niyazlı nur yüzlü insanların bulunduğu partiye (Ak Parti'ye) vereceğim. Tenkit ve nasihat hakkım baki kalmak üzere böyle yapacağım.
Yıllardan beri bazı kalemler ısrarla “laik devletin dinden elini çekmesini, din eğitimi, öğretimi, ibadet yerlerinin yönetimi gibi faaliyetlerin halka bırakılmasını, sonuç olarak da Diyanet İşleri Başkanlığı'nın kaldırılmasını, İmam Hatip Okullarının kapatılmasını, okullarda din derslerinin okutulmamasını…" yazıyorlar.
Gerekçelerinin özeti de şöyle:
Laik devlet dini hayata el atarsa bu dine zarar verir, din istismar edilir, din özgürlüğü kısıtlanmış olur, din bozulur ve laik devletin ilkelerini meşrulaştırma aracı haline gelir.
Bu özet üzerinden yürüyerek gerekçeleri iptal etmeyi ve “gereklilik gerekçelerini” açıklamayı deneyeceğim.
İslam'ın hayatın bütününe uygulanmasında baştan beri devlet birinci derecede sorumlu tutulmuştur. Kelam ve fıkıh kitaplarında “İslam devletinin ve bir başkanın mutlaka bulunması gerektiği, bu vazifeyi gerçekleştirmenin de farz-ı kifaye olarak ümmetin omuzlarında bulunduğu" ifade edilmiştir. Örnek olarak Mekasıd Şerhi'inden bir parçayı alalım:
Ümmet için “dini ihya etmek (bütünüyle yaşatmak), Sünnet'i ayakta tutmak, haksızlığa uğrayanların haklarını alıp kendilerine vermek, hukuku uygulamak ve herkesin hakkını almasını sağlamak” üzere bir başkan (imam, halife) gereklidir. Bu başkanın yükümlü (âkıl bâliğ), Müslüman, kamil ahlak sahibi ve adaletli, hür, erkek, birinci derecede alim (müctehid), cesur, vazife için yeterli, görüş sahibi, fiziki bakımdan da sağlam olması… şarttır.
YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ!!!