Kılıçarslan: Senin koalisyonun hangisi?
İsmail Kılıçarslan, seçime kısa bir süre kala bazı kesimlerin koalisyon tartışmalarını ele aldı...

Oluşturma Tarihi: 2015-10-24 05:21:57

Güncelleme Tarihi: 2015-10-24 05:21:57

Yeni Şafak Gazetesi yazarı İsmail Kılıçarslan, bugünkü "Senin koalisyonun hangisi?" başlıklı yazısında 1 Kasım seçimlerine kısa bir süre kala kamuoyunda devam eden tek başına iktidar ve koalisyon ihtimali üzerine süregelen tartışmaları değerlendirdi. Koro halinde söylenen bazı şeylerin olduğuna dikkat çekerek, "Tane tane ve numaralandırarak anlatmak istiyorum derdimi" ifadesini kullanan Kılıçarslan, "El ovuşturup mevki istemiş, istediğini elde edince kendini Kaf Dağı'nın sahibi sanmış falan değilim. Fakat gün bu günde, dem bu demde biliniz ki Recep Tayyip Erdoğan'dan ve onun temsil ettiği kutuptan olmayı göğsümde şeref madalyası sayarım" dedi.

İşte İsmail Kılıçarslan'ın yazısından bir bölüm:

Bir koro var. Bilemediniz. Yurttan sesler korosu değil. Daha çok 'algıdan sesler korosu' denilebilir ama kendileri gibi isimleri de pek çirkin olur böylelikle.

Bu koro son zamanlarda 'kutuplaşma', 'uzlaşma' ve 'koalisyon' laflarından başka şarkı bilmiyor. 'Bu şarkıların yayın sıklığı vaktiyle Tarkan'ın 29 hafta liste başı kalan 'Kış Güneşi' isimli şarkısını geçti' diyeyim de hem mesele anlaşılsın hem mevsime uygun olsun.

Bir de arada bir bu koronun kendini pek entelektüel sayan bazı solocuları (doğrudur 'solocu') 'geniş tabanlı toplumsal koalisyon' demiyorlar mı, işte orada bitiyorum.

İşi daha ileri götürenleri de var. Neymiş efendim 'AK Parti bu seçimden tek başına iktidar olarak çıksa bile memleket çok kutuplaştığı için bir şey yapmalı' imiş. 'Bir uzlaşma falan fıstık' imiş.

Tıpkı 'barış' kelimesi gibi 'uzlaşma' kelimesinin de ağzına tükürdüler sağ olsunlar.

Tane tane ve numaralandırarak anlatmak istiyorum derdimi.

1.Efendiler! Sizin 'koalisyon' dediğiniz şey bir 'toplumsal uzlaşma' biçimi değil, bir 'demokratik zorunluluk' biçimidir. Yani gözümüzün
içine baka baka 'koalisyon olursa büyük bir toplumsal uzlaşı olur' deyip durmayın bize. Komik oluyorsunuz.

2.Efendiler! Sizin 'uzlaşma' dediğiniz şeyin aslında bir 'toplumsal barış tesisi'ne işaret etmediğini son 5-6 yıldır yapıp ettiklerinizden biliyoruz. Çözüm sürecini baltalamak için yapıp ettikleriniz aklımızda. 'PKK niçin Gezi'ye katılmadı, katılsaydı bu işler böyle olmazdı' demeleriniz aklımızda. Kusura bakmayın ama siz 'uzlaşma' derken şunu diyorsunuz bence topluma: 'Recep Tayyip Erdoğan'ın bütünüyle devre dışı kaldığı, AK Parti'nin oligarşik sermaye ile can ciğer kuzu sarması olduğu, memleketi yönetenlerin uluslararası güç dengelerinden birini seçip emrine girdiği, halkın yine halk, efendinin yine efendi olduğu bir düzlem istiyoruz.'

3.Efendiler! Şu meşhur 'kutuplaşma' söyleminizin de ayrıca hastasıyım. 80 yıl boyunca 'tek kutup'tan yönetilen Türkiye'de kurduğunuz iktidar azıcık örselenince, bir başka kutup oyuna girmeye başlayınca hemen viyaklamanız dikkatlerimizden kaçmıyor. Sizin 'kutup' algınız vaktiyle atılan 'halk plajlara hücum etti, vatandaş denize giremiyor' manşetlerinizde ayan beyandır. Sizin için tek kutup 'makbul vatandaşlardan oluşan sidikli elitist kutup'tur ve memleket sonsuza kadar bu kutup ile yönetilse hiç sesiniz çıkmayacaktır. Fakat 2002'de iktidara gelen 'halk', sizin bütün ayarlarınızı bozmuştur. Şimdi kuyruğuna basılan kedi gibi 'kutuplaşıyoruz' diye cırlamanız sadece bundandır. Memlekette iki, üç, dört kutbun olmasına alışsanız iyi olur.

YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ!!!