'Laiklik yeni anayasada olmamalı'
TBMM Başkanı İsmail Kahraman, 'Laiklik bir kere yeni anayasada olmamalıdır' diyerek, 'Dindar anayasa meselesinden anayasamızın kaçınmaması lazım. Dini olarak bahsetmesi lazım' şeklinde konuştu.

Oluşturma Tarihi: 2016-04-25 21:41:46

Güncelleme Tarihi: 2016-04-25 21:41:46

Kahraman, İslam Ülkeleri Akademisyen ve Yazarlar Birliği AY-BİR'in düzenlediği "Yeni Türkiye Konferansları"nın altıncısında, "Yeni Türkiye ve Yeni Anayasa" konulu konferans verdi.

İstanbul Üniversitesi Rektörlük Binası Doktora Salonu'nda gerçekleştirilen konferansa, İstanbul Valisi Vasip Şahin, İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mahmut Ak, Ay-Bir Konsey Başkanı Yusuf Balcı ve akademisyenler katıldı.

Meclis Başkanı, burada yaptığı konuşmada, "Ladinilik olmamalı yeni anayasada ve dindar bir anayasa olmalı" dedi.

"Yeni anayasa önce insan demelidir"

TBMM Başkanı İsmail Kahraman, devlet ve millet kaynaşması gerektiğini vurgulayarak, "Önce insan. Yeni Anayasa önce insan demelidir. Devlet insanın hizmetinde, vatandaşının hizmetindeki bir örgüt olmalıdır. Bizde tersine, devleti koruyan, ferdi ise hizmet ettiren noktada olan anayasalar olmuştur" diye konuştu.

Anayasa kitapçığını gösteren Kahraman, "Bu Anayasa değişmeli. Bir başlangıç kısmı var; üzüyor beni. 34 tane 've', 22 tane 'virgül', 7 tane 'noktalı virgül', 7 'paragraf' ve  1 'nokta'. 2 sayfa süren bir başlangıç kısmı. Dünya anayasalarında böyle bir başlangıç yok. Lisanı da güzel değil. Birinci kısmında hürriyeti verir. Maddenin hemen ikinci kısmında 'ancak, şu kadar ki, fakat' diyerek hürriyeti geri alır. Niye? Çünkü bir darbe anayasasıdır. 61 de böyledir. 82 de böyledir" ifadelerini kullandı.

"Laiklik yeni anayasada olmamalıdır"

1982 Anayasası'nın herhangi bir yerinde Allah lafzının geçmediğini belirten Kahraman, şöyle devam etti: "Ama Anayasa inanca göre tasnif edildiğinde, bu 82 Anayasası da, 61 Anayasası da dindar anayasalardır. Neden? Resmi tatiller, Kurban Bayramı, Ramazan Bayramı'dır. Din dersleri mecburidir ve inanca dayalı bir yapısı vardır. Yani seküler değildir, dindar anayasadır. Laiklik tarifi de ona göre olmalıdır. Laiklik bir kere yeni anayasada olmamalıdır. Dünyada üç anayasada laiklik var. Fransa, İrlanda, bir de Türkiye'de var. Tarifi de yok. İsteyen, istediği gibi bunu yorumluyor. Böyle bir şey olmamalıdır. Dindar anayasa meselesinden anayasamızın kaçınmaması lazım. Dini olarak bahsetmesi lazım."   

"Ladinlik olmamalı"

Bazı ülkelerdeki anayasalarda dini ibarelerin bulunduğunu söyleyen ve örnekler gösteren Kahraman, "Peki niye biz Müslüman bir ülke olarak, dinden kendimizi arındırma, geri çekme durumunda olacağız? Niye? İslam İşbirliği Örgütü'ne kayıtlıyız, üyesiyiz, kurucusuyuz. İslam Kalkınma Bankası'nda varız. Bir İslam ülkesiyiz. Nedir yani? Neden? Ladinilik olmamalı yeni anayasada ve dindar bir anayasa olmalı" dedi.  

"İki başlılık olduğu anda istikrar olmaz"
 
Kahraman, "Başkanlık Sistemi" ile ilgili tartışmalara da değinerek, şunları söyledi: "Anayasa Komisyonu çalışmalarında Halk Parti'li bir arkadaşım, çok değerli bir insan, 'Siz Parlamento Dergisi'nde Başkanlık Sistemi'nden yana olduğunuzu ifade ettiniz. Halbuki siz tarafsızsınız' dedi. Elbette tarafsızım. Nerede tarafsızım? İdare ederken elimde bir terazi. Kimsenin hakkını kimseye vermez. Fikrim var ve bir inancım var. Ben bu sistemi onun için beğeniyorum. Gereken incelemeleri yaptık. Birlik Vakfı'nın Anayasa metnini hazırlarken, 177 maddeyi 85'e indirdik ve 62 anayasayı inceledik. Ben evvela 'yarı başkanlık' diye düşünüyordum. Sonra baktık ki 'başkanlık sistemi' lazım. İki başlılık olduğu anda istikrar olmaz. 2 şoförlü bir araba kazasız gidemez, mutlaka kaza yapar.

Dolayısıyla, Başkanlık Sistemi iskeletli bir anayasa metni hazırladık. Suallerden birinin başkanlık olacağını düşündüğüm için söylüyorum. Sistemin iyiliği nerede? 'Hakimiyet tecezzi etmez' diye bir kaide vardır. Tek kişinin yönetiminde bir idare. 2 tane adam, birisi cumhurbaşkanı, birisi başbakan, farklı yerlerden, fikirlerde, partilerden ise; hatırlayınız bir anayasa fırlatmasının Türkiye'ye kaça mal olduğunu, hatırlayınız... Sıkıntıya gireriz. Gelişmemiz durur. Zaten gelişmemizi istemeyen dış dünya bu propagandayı yapmaktadır. 'Başkanlık diktatörlük.' Ne münasebet! Şimdi Obama diktatör mü?"