Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun fahri danışmanlığını da yapan Akşam yazarı Etyen Mahçupyan, koalisyon senaryolarına ilişkin olarak, "AKP'nin ‘global meşruiyetini' yeniden sağlaması ve yeni bir dönüşüm döneminin daha kapısını aralaması için CHP ile koalisyon yapması lazım" dedi. AK Parti'de son 1 yılda ortak aklın zayıfladığını söyleyen Mahçupyan, "Çünkü bu yeni bir ‘sıfır noktasının' yaratılması demek…" ifadesini kulandı
Mahçupyan'ın Akşam'da 'Niye CHP ile olmalı?' başlığıyla yayımlanan (2 Temmuz 2015) yazısı şöyle:
Dünyayı batı ile doğunun, global güçlerle Müslümanların, giderek tüm muhalefetle AKP'nin mücadele alanı olarak görenler için bir AKP/CHP koalisyonu zinhar kaçınılması gereken bir komplo. Çünkü batı dünyası ve laik burjuvazi de bunu destekliyor. Bu aktörlerin Türkiye ile ilgili iki isteği var: Biri ekonomik ve siyasi istikrarın sağlanması, ikincisi dış politikada etkilenebilir ve kontrol edilebilir bir Türkiye'nin yaratılması. İkinci unsur elde edilemediğinde söz konusu aktörlerin birinci unsurdan da feragat ettikleri ve istikrarsızlık yaratma peşinde oldukları doğru bir gözlem… Ancak bu tutum her durum ve koşulda geçerli değil. Çünkü istikrarsızlık belirli bir sınırı aşarsa Türkiye'yi kontrol etme imkânınız da hiç kalmaz. Bu nedenle eğer dış politikada etkileme yerini etkileşime terk ederse, aynı aktörlerin bir anda koyu bir ‘istikrarlı Türkiye' taraftarı olması da beklenmeli.
AKP/CHP koalisyonu söz konusu kesim için bunu ima ediyor. Ancak bu koalisyonu savunmak için o kesime ihtiyaç yok. Türkiye Kemalizm'le etiketlenen tarihsel bir parantezin sonuna geldi. Bundan sonrasında toplumsal birlikteliğin merkeziyetçilik, devletçilik, otoriter laiklik ve resmi Türk milliyetçiliği etrafında örülmesi mümkün değil. Öte yandan bu yapıyı normalleştirecek ve demokratikleştirecek ana unsur olan İslami kesim, çeperden geliyor. Bunun kendi başına olumsuz bir niteliği yok. Ancak yüzeysel bir modernizmin etkisinin sürdüğü bu dünyada, çeperden gelen İslami kimlik taşıyıcısı kendisini rasyonellik ölçütüyle kanıtlamak zorunda. AKP'nin de ‘global meşruiyeti' iki unsura bağlıydı: Ekonomiyi rasyonel yönetebilmek ve dinle arasına rasyonel bir mesafe koyabilmek. AKP birinciyi gerçekleştirdi… Aslında ikincisi de sosyolojik zeminde baş döndürücü bir hızla ilerliyor. Ama AKP'lilerin de görmesi gerek ki son bir yıl içinde partinin ortak aklının zayıfladığı, her iki alanda da rasyonelden uzaklaşıldığı izlenimi çok yaygın hale geldi ve bunun nedeni bir ‘üst akıl komplosu' değildi. AKP bizzat kendisini ve imajını yönetmekte yetersiz kaldı ve yanlışlar yaptı…
Mesele şu ki normalleşmeyi ve demokratikleşmeyi ilerletmek için bu ülkenin AKP'ye ihtiyacı var. Bu partinin ‘global meşruiyetini' yeniden sağlaması ve yeni bir dönüşüm döneminin daha kapısını aralaması lazım. Bunun için ideal bir fırsat var: CHP ile koalisyon. Çünkü bu yeni bir ‘sıfır noktasının' yaratılması demek… AKP ve liderinin, bırakın otoriterlik veya diktatörlük iddialarını, doğrudan demokrasiye dayandıklarının körler tarafından bile görülmesini sağlayacak bir adım bu. AKP'nin seçmen tatminine ve sağduyusuna en fazla bağımlı olan, dolayısıyla demokrasinin esas taşıyıcısı olan parti olduğunun idrak edilmesini getirecek bir adım…
Böyle bir koalisyon sadece AKP'nin anlamını yeniden kurgulamayacak. Parti içinde de normalleşmenin ve demokratikleşmenin kaldıracı olacak. Sadece bu da değil… Aynı işlevi CHP için de yapacak. Böylece Kemalizm'den post-Kemalizm'e kırılarak, ayrışarak değil bütünlük içinde yürümek, kalıcı bir anayasaya doğru ilerlemek mümkün hale gelecek. Kısacası tarihsel bir perspektif içinde taşlar yerine oturacak…