ABD'de ırkçılığa karşı verdiği mücadelede, siyah ve beyaz ayrımını İslam'ın hoşgörü ve kardeşlik öğretileriyle yok etmeye çalışan Malcolm X,'in suikaste kurban gidişinin üzerinden 57 yıl geçti.
Gerçek adı Malcolm Little olan Malcolm X, 19 Mayıs 1925'te 8 çocuklu bir ailenin oğlu olarak Nebraska'da dünyaya geldi. Malcolm'un babası Earl Little, siyahilerin hiçbir zaman özgür olmayacağını ve Afrika'ya geri dönmeleri gerektiğini savunan bir rahipti. Görüşleri nedeniyle sık sık ölüm tehditleri alan ve 1929'da evi ateşe verilen Earl Little, 1931'de suikaste kurban gitti. Malcolm X'in annesinin akli dengesini yitirmesi ve hastaneye yatırılmasının ardından Malcolm X ve 7 kardeşi koruyucu ailelere verildi. Massachusetts'deki bir koruyucu ailenin yanında büyüyen Malcolm X, ortaokulda eğitimini bırakarak çalışmaya başladı. New York'un suçla özdeşlendirilen mahallesi Harlem'e yerleşen ve çeşitli olaylara karışan Malcolm, 1946'ta hırsızlık suçlamasıyla 10 yıl hapse mahkum edildi. Hapishane yıllarıyla Malcolm'un hayatındaki en büyük dönüm noktalarından biri de başlamış oldu. Demir parmaklıklar ardındayken yarım bıraktığı eğitimi sürdürme kararı alan ve günlerini hapishanedeki kütüphanede geçirmeye başlayan Malcolm X, o yılları, "Bir insanın düşünmeye ihtiyacı varsa, gidebileceği en iyi yer, bana sorulursa, üniversiteden sonra, hapishanedir." ifadeleriyle özetledi.
Malcolm X, kendisini hapishanede ziyarete gelen kardeşlerinin de etkisiyle, siyahi milliyetçiliği savunan Elijah Muhammed önderliğindeki "Nation of Islam (İslam Milleti)" hareketinin görüşlerini benimsedi ve İslamiyeti seçti. 1952'de özgürlüğüne kavuşan Malcolm, İslam Milleti hareketine katıldı ve köleliği simgelediği gerekçesiyle Little soyadını bırakarak, davasının isimsiz bir kahramanı olduğunu simgelemesi için "X" soyadını aldı.
Malcolm, karizmatik duruşu, açık sözlülüğü ve güçlü hitabeti sayesinde kısa sürede İslam Milleti hareketinin ve siyahilerin haklarının güçlü bir sesi oldu. İslam Milleti adına televizyon ve radyo programlarına katılan, köşe yazıları yazan, büyük kitlelere hitap eden Malcolm sayesinde hareketin, 1952'de 500 olan üye sayısı 1963'te 30 bine ulaştı. Ancak, Malcolm'un bu kadar göz önünde olması hem basının hem de ABD yönetiminin dikkatini çekti ve FBI, hareketin peşine düştü. Daha önce de çeşitli konularda anlaşmazlıklar yaşadığı Elijah Muhammed'in, hareketteki birçok kadınla ilişki yaşadığının ortaya çıkması üzerine Malcolm X, 1964'te İslam Milleti ile bağlarını kopararak, "Muslim Mosque" (Müslüman Camisi) hareketini kurdu. Aynı yıl hac vazifesini yerine getirmek için Mekke'ye giden Malcolm X, burada beyaz Müslümanlarla tanıştı ve birçoğuyla dostluk kurarak fikirlerini geliştirdi. Siyahi milliyetçilikten vazgeçen Malcolm X, mücadelesini sadece siyahiler için değil tüm ırk ve etnik kökenden insanların hakları için sürdürmeye karar verdi. Amerikan toplumunun ırk problemini çözmesi için İslam dinini anlaması gerektiğini ve tüm ırkların kardeşliğini esas alan bir insan hakları mücadelesini savunan Malcolm X, bu dönemde El Hac Malik Şahbaz ismini kullanmaya başladı. Daha önceki dönemlerde de çeşitli tehditler alan Malcolm X, siyahi ırkçılıktan vazgeçtiği gerekçesiyle İslam Milleti üyelerinden de tehditler almaya başladı ve güvenlik önlemlerine başvurdu.
MALCOLM X SUİKASTİ NE ZAMAN OLDU?
Malcom X'in, eşi Betty ve 4 kızı ile yaşadığı New York'un East Elmhost mahallesindeki evi, 15 Şubat 1965'te bombalandı, şans eseri kimse yara almadı. Malcolm X, bu olaydan 6 gün sonra 21 Şubat 1965'te Harlem'deki Audubon Balo Salonu'nda bir konuşma yaptığı sırada yanına yaklaşan 3 kişinin silahından çıkan 15 kurşunun hedefi oldu. Hastaneye kaldırılan Malcolm X kurtarılamadı ve 49 yaşında hayata gözlerini yumdu. Malcolm X'in 27 Şubat 1965'te düzenlenen cenaze törenine yüzlerce kişi katıldı.
İslam Milleti üyesi üç kişinin cinayet suçundan mahkum edilmesine rağmen suikastin arkasında hayatının son döneminde Malcolm X'i sıkı takip altında tutan Federal Soruşturma Bürosunun (FBI) olduğuna dair iddialar ortaya atıldı. Malcolm X'in hem zorluklar ve mücadeleyle dolu hayatı hem de düşünceleri hayattayken olduğu gibi, öldükten sonra da insanlara ilham kaynağı olmaya devam etti. Adalet ve eşitlik için verdiği mücadelenin öğretileri nesiller boyu birçok kişiye yol gösteren ve birçok kişinin İslam'ı benimsemesine vesile olan Malcolm X'in, ünlü siyahi yazar Alex Haley ile kaleme aldığı ve yayınlandığını göremediği hayat hikayesi, 20'nci yüzyılın en önemli otobiyografilerinden biri olarak gösteriliyor.
Kendi otobiyografisinin yazılması için 1963'te yazar Alex Haley ile çalışmaya başlayan Malcolm X, "Bu kitap yayınlandığında ben hala yaşıyor olursam, bu bir mucize olacak." demişti. Ölümünden birkaç ay sonra Haley kitabı tamamladı ve "Malcolm X'in Otobiyografisi" adıyla yayınlandı. 1992'de ünlü oyuncu Denzil Washington'un canlandırdığı ve çeşitli ödüller kazanan "Malcolm X" filminin de kaynağı olan kitap, 1998'de Time tarafından "20. Yüzyılın en etkili 10 kitabı" arasında gösterildi.
Özellikle Trump hükümetiyle birlikte beyaz ırkçılığın ve göçmen karşıtlığının tekrar gündeme geldiği bir dönemde Malcolm X'in 55 yıl önce bıraktığı mirası daha bir anlam kazanıyor. Bugün Hartsdale'deki Ferncliff mezarlığında mütevazı bir mezarda yatan karizmatik adalet ve özgürlük savaşçısının, hayatında geçirdiği evreler, ırkçılığa ve adaletsizliğe karşı tavizsiz mücadelesi ve insan hakları konusunda ulaştığı nokta hala insanlığa ışık olmaya devam ediyor.
Günümüzde halen daha adından çokça söz ettiren Malcolm X'in hayatı, yönetmen koltuğunda Spike Lee'nin oturduğu ve kendisini Denzel Washington'un canlandırdığı 1992 yapımı bir sinema filminde anlatılmıştır.