Memur-Sen kırmızı çizgisini açıkladı
Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, 657'nin değişebileceğini ancak iş güvencelerinin kırmızı çizgi olduğunu vurguladı.

Oluşturma Tarihi: 2016-01-11 15:12:49

Güncelleme Tarihi: 2016-01-11 15:12:49

Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın ve Memur-Sen Yönetim Kurulu üyeleri Ankara medyasıyla basın toplantısında bir araya geldi. Memur-Sen Genel Merkezinde düzenlenen programda gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtlayan Ali Yalçın, cuma namazı düzenlemesi, sahte diplomalı öğretmenler, 4/C'liler, taşeron ve üniversiteli işçiler, KİT'lerde temel ücret grupları ve yıpranma tazminatı hakkında açıklamalarda bulundu.

Başbakanlık tarafından cuma namazı için hazırlanan ve geçen hafta Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe giren düzenlemeye ilişkin değerlendirme yapan Yalçın, "Bundan sonraki süreçte cuma izniyle alakalı olması gereken mülki amirlerin, bürokrasinin kendi alanlarında yerel yöneticilerin kendi sorumluluk alanlarında bir an önce gerekli düzenlemeyi yaparak yerel saatleri de dikkate alarak mesai ayarlamasını ona göre yapması gerekiyor. Burada mesaiden çalan bir şey söz konusu değil, mola verme süresinin cuma namazına göre ayarlanması gerekiyor" dedi.

"TÜRKİYE BİR GARABETTEN KURTULDU"

Türkiye'nin bir garabetten daha kurtulduğunu anlatan Yalçın, "Ekseriyeti Müslüman olan bir ülkede cuma namazında kamu görevlilerinin farz ibadetini yerine getirememesi gibi bir durum dışarıdan Müslüman coğrafyada anlaşılır bulunmayan bir şeydi. Kaldı ki demokratik anlamda olgunlaşmış ülkelerde de çok garipsenen bir hadiseydi" diye konuştu.

Galler'de "Ramazan aylarında Müslüman öğrenciler oruç tutuyorlar, bunların performansı düşer" diye sınav yapılmadığını ve oradaki öğretmen sendikalarının bu uygulamayı desteklediğini anlatan Yalçın, sözlerine şöyle devam etti:

"Türkiye'de cuma namazıyla alakalı bir tane sözde sendikanın, çalışanların yaralarını sarmak yerine memleketin altını oymaya çalışan terör örgütlerinin yaralarını sarmaya çalışan bir konfederasyonun açıklama yapmış olması hakikaten yadırganacak bir şey değil. Çünkü insanların temel hak ve hürriyetleriyle uğraşsalar, dünya ölçeğindeki boyutuyla bu işe eğilmiş olsalar bunun böyle olmayacağını onlar da görecek. Ya da bu ülkede darbe planlarıyla isimleri yan yana getirilmiş, süreçlerden geçmiş, yargısal süreçleri devam etmiş bazı isimlerin ya da YARSAV diye ifade edilen kurumun başkanı Eminağaoğlu'nun cuma namazıyla ilgili genelgeye dava açtığını kamuoyuna duyurması hiç yadırgadığımız şeyler değil. Türkiye bu tortulardan kurtulacak, insanların temel hak ve hürriyetlerini kullanabildiği, kamu görevlilerinin mesai saatleriyle vicdani ve dini sorumlulukları arasında preslenmediği bir ülkeyi hep beraber ortaya çıkarmış olacağız."

TAŞERON VE ÜNİVERSİTE MEZUNU İŞÇİLERE MÜJDE

Taşeron ve üniversite mezunu işçiler konusunda da açıklamalarda bulunan Yalçın, şunları söyledi:

"Bu konu son derece önemli. Hem kendi mecrasında hem de etkileyeceği mecralar yönüyle. Taşeron işçi statüsünde bulunanların ve üniversite mezunu işçilerin kadroya alınması bizim yıllardır dile getirdiğimiz bir husus. Biz kamudaki asli ve tek istihdamın kadrolu statü olması duruşumuzu bu konuda da temel yaklaşım olarak ortaya koyduk. Ancak burada özellikle ifade etmemiz gereken bir durum var. 657 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinde yer verilmeyen işçi ve taşeron çalışanların kadroya geçirilmesi yönünde bir düzenleme yapılırken, 657 sayılı Kanun kapsamındaki 4/C ve 4/B kapsamındaki personelin sonraya bırakılması işin doğasına, kamu personel sistemi paradigmasına, kamu hizmeti perspektifine uygun olmaz. Kaldı ki, gerek seçim programında, gerek hükümet programında gerekse acil eylem planında 'asıl işi yapmak' ve 'kamu görevlileri tarafından yürütülen işleri görmek' ön şartı üzerinden sırasıyla taşeron ve kamudaki üniversite mezunu işçileri kamu personel sistemine üstelik kadrolu statüde dahil edilirken kamu personel sistemi içerisindeki 4/C'lilerin ve 4/B'lilerin kadrolu hale getirilmemesi olağan dışı olur. Bu iki sorun hakkında da kısa süre içerisinde olumlu sonuçlanacağı yönünde beklenti içerisinde olmamızı sağlayan somut adımlar, sonuç getirici çalışmalar başladı."

"İŞ GÜVENCESİ KIRMIZI ÇİZGİMİZ"

Yalçın, iş güvencesi hakkında ise "657 değişmez demiyoruz. Elbette değişir. Biz 'iş güvencemize dokundurtmayız' diyoruz. Bizim kırmızı çizgimiz iş güvencemiz" dedi.

Yalçın, "Doğu ve Güneydoğu'da ortaya çıkan diplomasız öğretmenler konusunda sizin hükümete yardımcı olacağınız bir çalışma var mı?" sorusuna şu yanıtı verdi:

"Sadece Doğu ve Güneydoğu'da değil Türkiye'nin her tarafında bu tip insan olabilir. Sahtecilik ve kendisini üniversite mezunu göstererek kamuya girmiş insanlar her zaman için olabilir. Bu ülkede KPSS'de soruların nasıl çalındığı, nasıl dağıtıldığı, nasıl bir organizasyonun, kirli bir şebekenin insanların haklarını gasp ettiği konusunda gördüğümüz şeyi bütün kamuoyu gördü ve bütün Türkiye bunu hayretle ibretle müşahade etti. Bu şekilde kamuya haksız bir şekilde giren, kamuyu dolandıran, sahtecilik yapan, kalpazanlık yapan, belge düzenleyen kim varsa bu bir hak değildir, bu bir gasptır. Bu sırada bekleyen insanların gasp edilmesidir. Bu konuda kim varsa mutlaka incelenmeli, detayına vakıf olunmalı ve gasp ettiği hak alınarak sırada bekleyen bu anlamda üniversite bitirmiş, KPSS'ye girmiş, atanma umudu içinde hayal kuran ve hayatın zorluklarıyla karşılaşan arkadaşlara bu hakkın teslim edilmesi gerekir. Bu anlamda iptal edilen ve bu konuda yoğunlaşılan sahtecilik konusunda atılan adımları sonuna kadar destekliyoruz. Bizim tabi bir hafiye niteliği görmemiz söz konusu değil. Bizim bu anlamda insanların siciline ilişkin, mezuniyetine ilişkin bir takip süreci işletmemiz gibi yükümlülüğümüz de zorunluluğumuz da yok. Ama bu anlamda devletin kendi kademeleri olarak ortaya koyacağı bu tip yaklaşımlara sonuna kadar destek vereceğimize ilişkin bir irade beyanımız bu vesileyle söz konusu olmuş olsun. Sonuna kadar destekliyoruz."