Minyatür sanatı ve sanatçıları
Çoğunlukla yazma eserlerde geçen olayları görsele aktaran kitap resimleri, minyatür olarak adlandırılmaktadır. Minyatür sanatını icra eden kişilere de nakkaş denir. Minyatür sanatının en önemli amacı konuyu betimlemektir. Bu yüzden perspektiften uzak, boyut, gölge ve ışık dikkate alınmadan çizilen resimler söz konusudur. Minyatür örneklerine bakıldığında hem gerçeğe uygun hem de gerçeklikten bir hayli uzaktır.

Oluşturma Tarihi: 2023-02-03 17:56:31

Güncelleme Tarihi: 2023-02-03 17:56:31

Minyatürde perspektif algısı olmadığı için figürler birbirini kapatmaz. Bir minyatürde­ki insanların hepsi hemen hemen aynı boyda olabilir. Hatta ağaç ya da binanın yüksekliği insanların boyları ile aynı olabilir. İnsanlar ile nesneler arasındaki yakınlık ve uzaklık belli edilmez. Geride kalanlar yukarı doğru çizilerek ön ve arka oluşturulur. Kişi, önemine göre büyük ya da küçük çizilir. Minyatürde ince ayrıntılara önem verilir.

Minyatür, her ne kadar Batı'da da yapılıyorsa da bizim medeniyetimiz için de önem arz etmektedir. Min­yatür, İslam medeniyetinde, resmin yerini tutan öz­gün bir sanat olarak kabul edilmiştir. Yaşadığı her kültürde farklı üsluplar edinmiştir. Minyatür sanatının ilk temsil­cileri Uygur Türkleridir. Uygur Türkle­rinin yerleşik yaşamla beraber kurduğu şehirlerinde bulunan freskler, resimli ve minya­türlü kitaplar, 8 ve 9. asırda bu sanatın ne derecede ilerlemiş olduğunu ispatlar.

Türklerin, İslamiyet'ten önce kabul ettiği Manihenizm ve Budizm dinleride minyatür sanatını oldukça etkilemiştir. Resmin söz kadar etkili olduğuna inanılan Mani dini; resim ve sanatı, dinî terbiyenin esası ve vasıtası olarak kabul eder. Bu nedenle Fresk tekniğindeki duvar resimlerinde çoğunlukla dini konulara yer verilmiştir. Dinî törenlerde öykülerin, resmin önünde görsel malzeme desteği ile anlatılması, kalıcılığı artırır. Selçuklu Türkleri tarafından geliştirilerek ilk İslam minyatürleri oluşturulmaya başlanmıştır. Selçuklu zamanında çieşitli alanlardaki birçok kitapta minyatür sanatına rastlamak mümkündür. Kitab Al-Haşa'iş, Marifat Al-Hıyal Al-Handasiya, Kitab El, Baytara, Varka ve Gülşah, Kelile ve Dimne böyle bezenmiş yazma eserlerdir. Ayrıca Türklerin Bağdat, Mısır, Suriye gibi diğer ülkelere gelmesiyle ilk Arap minyatürleri görülmeye de görülmeye başlanır.

Osmanlı döneminde ise minyatür sanatına baktığımızda çoğunlukla Selçuklu etkisinde kalındığı görülmektedir. Sade bir anlatımla Tabiatı ve mimari eserleri, toplumsal olay ve ilişkileri en ince ayrıntılarına kadar işlenmiş olduğu görülmektedir. Osmanlı'da sanat, bir devlet kurumu ve devlet hizmeti olarak kabul edilmiş; saraya bağlı şekilde gelişmiştir.

Önemli minyatür eserleri

Minyatürleri okumak

Levnî, III . Ahmed'i oldukça ayrıntılı ve gerçeğe yakın şekilde resmetmiştir. Padişahın tahtında otururken şehzadesi yanında ve ayakta tasvir edilmiştir. Burada bir hiyerarşinin olduğuna dikkat çekilmektedir. Padişahın büyüklüğü, yüceliği vurgulanmak istendiğinden oturuyor olmasına rağmen şehzadesinden çok daha büyük gösterilmiştir. Bakışlara yansıyan ifade, sultan ve oğlu arasındaki olumlu iletişimi, sevgiyi anlatması bakımından önemlidir.

Ünlü minyatürlerden Nakkaş Sinan Bey, Osmanlı padişahı Fatih Sultan Mehmed'i gül koklarken tasvir eden çalışmasıdır. Fatih'in kokladığı gül peygamberimiz Hz. Muhammed'i temsil eder.

Sultanın parmağında bulunan yüzüğe zihgir denir. Zihgir savaşçılığın sembolüdür. Ok atarken yayın gerilmesinde işlev görür. Minyatürde yüzük yukarı bakacak şekilde ise Bu barış döneminde olduğunun bir işaretidir. Aşağı doğru tasvir edilseydi savaş döneminde olduğu anlatılır:

Sabuncuoğlu Şerefeddin' n Cerrahiyyetü'l-Haniyye isimli tıp eserinde görülen bir minyatürde Ağız içinde çıkan nasırların dağlama tekniği ile tedavisi yapılmaktadır. Hastaların sakalsız veyaküçük çehreli çizilmelerinden dolayı çocuk yaşlarda olabileceği tahminindebulunulmuştur. Minyatürde mekân algısı yoktur. El ve ayaklar detaysız ve orantısız çizilmiştir.