Modernlik bize kardeşler arası ölümcül savaşlar, felaketler ve şiddet miras bıraktı
Ulus-devletlere dayalı çağ sona erdi. Sermaye küresel çapta önüne çıkan her engeli yıkıyor. Yeryüzünü merkezsiz ve topraksız egemenlik aygıtı ele geçiriyor. Egemenlik, tek bir yönetim mantığına göre işleyen ulus-üstü organların eline geçmiştir. Adalet kaygısından yoksun biçimde işleyen sömürü mekanizmaları artık fabrika duvarları ve ulus-devletin sınırlarıyla yetinmeyerek yeryüzünün her köşesine yayılmıştır.

Oluşturma Tarihi: 2021-12-21 02:36:19

Güncelleme Tarihi: 2021-12-21 02:36:19

Antonio Negri ve Michael Hardt tarafından yazılan İmparatorluk kitabına göre, tüm bu yaşananlar modernliğin bir sonucu! Peki Modernlik nedir?

Antonio Negri ve Michael Hardt, modernliği İmparatorluk kitabında şöyle anlatıyorlar:

“Modernlik bize kardeşler arası ölümcül savaşlar, felaketlerle gelen “gelişme”, zalim bir “uygarlık” ve akla hayale sığmaz şiddeti miras bırakmıştır. Erich Auerbach'ın bir zamanlar yazdığı gibi, Batı edebiyatında haklı olarak gerçekçilik iddiasında bulunabilecek tek tarz trajedidir ve belki de bu özellikle Batı modernliğinin dünyaya yaşattığı trajedi yüzünden doğrudur. Toplama kampları, nükleer silahlar, soykırım savaşları, kölelik, apartheid: Trajedinin bunun gibi çeşitli sahnelerini saymak zor değildir. Yine de biz, modernliğin trajik özelliği üzerinde durmakla, sanki o yaşanmış trajediler yanılsamaymış ya da dahası sanki değişmez kaderimizmiş gibi, gerçek yıkımları varlığın olumsuzluğuna ilişkin metafizik anlatılara dönüştüren, Schopenhauer'den Heidegger'e, Avrupa'nın “trajik” filozoflarını izlemeyi kesinlikle düşünmüyoruz. Modern olumsuzlama (negativity) herhangi bir aşkın alemde değil, Birinci ve İkinci Dünya savaşlarındaki muharebe alanlarında, Verdun'un ölüm tarlalarından Nazi fırınlarına ve Hiroşima'yla Nagazaki'de on binlerin bir anda yok edilişine, Vietnam ve Kamboçya'daki napalm bombalarına, Setif ve Soweto katliamlarından Sabra ve Şatila'ya ve daha sayısız örnekleriyle gözlerimizin önündeki somut gerçeklerde yatıyor. Böylesi acılara Eyüp sabrı bile dayanmaz!”