'Ne zaman bayrağımıza sarılı bir tabut görsem...'
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı İsmail Kahraman, “Ne zaman bayrağımıza sarılı bir tabut görsem, millî şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un mısralarını hatırlarım: 'Ey şehit oğlu şehit, isteme benden makber/ Sana aguşunu açmış duruyor Peygamber' dedi.

Oluşturma Tarihi: 2016-04-23 15:38:33

Güncelleme Tarihi: 2016-04-23 15:38:33

İHA'nın haberine göre, Kahraman, TBMM Genel Kurulu özel oturumunda İstiklal Marşı okunduktan sonra konuştu. Kahraman, Türkiye Büyük Millet Meclisi 96. yıl dönümü olduğunu hatırlatarak, “23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramımız kutlu olsun. 23 Nisan iki açıdan önemlidir; ilki, millî egemenlik kavramına yaptığı güçlü vurgu, diğeri ise tüm çocuklara armağan edilmiş bir bayram olmasıdır. Türkiye Büyük Millet Meclisi millî iradenin tek temsilcisi ve millî hâkimiyetin tecellîgâhı olması itibarıyla ülkemizdeki bütün kurum, kuruluş ve şahısların iradesinin üstündedir” ifadelerini kullandı.

"ZORLUKLAR ANCAK İNANÇ VE İMAN KUVVETİYLE AŞILIR"

Kahraman şunları kaydetti:

“Mecliste aynı çatı altında bulunan değerli milletvekillerinin ortak hedefi; demokrasiye ve hukukun üstünlüğüne inanarak milletimizin refahı, devletimizin bekası, vatanımızın bölünmez bütünlüğü ve ay yıldızlı bayrağımızın göklerimizde ilelebet dalgalanması için çalışmaktır. Millî hâkimiyet ancak ve ancak milletimizin iman, inanç ve ruh köküne bağlı kalınması suretiyle gerçekleşebilir, pekiştirilebilir. 23 Nisandan günümüze gelene kadar, devlet ve milletçe büyük zorluklarla ve engellerle karşılaşmış olsak da bunları aşmasını bildik ve önemli mesafeler kat ettik. Millî ruhla, müspet ilimle, nefse hâkimiyetle birçok başarıya ulaştık. Ruha muhalefet delilik, akla muhalefet gerilik, nefse muhalefet ise veliliktir. Zorluklar ancak inanç ve iman kuvvetiyle aşılır. Zorluklar başarının değerini artıran süslerdir. Aşılmasına imkân olmayan hiçbir duvar yoktur. Engelleri aşamayanlar onları aşamama korkusunda olanlardır. Korku elbette vardır fakat mühim olan korkudan korkmamak, ona karşı galip gelmektir. Zirve bir medeniyetin sahibi ve mirasçısı necip bir milletiz. Nice badireleri atlattık, tarihe nice şanlı sayfalar eklettik. Üç kıtaya, yedi denize adaletle, insaniyetle hükmetmiş bir cihan devletinin varisleriyiz. Dünkü topraklarımızda bugün 53 devlet var. Bizden dostça ve kardeşçe rehberlik ve önderlik bekleyen geniş bir kültür coğrafyamız var.”

"OTUZ YILDAN FAZLA SÜREDİR TERÖR BELASIYLA UĞRAŞIYORUZ"

Türkiye'nin istiklalinin, huzurun ve selametin, toprak bütünlüğünün, halkın güvenliğinin ve hürriyetinin, geçmişte olduğu gibi bugün de açık veya örtülü birçok saldırının hedefi durumunda olduğunu söyleyen Kahraman, “Bugün kökü dışarıda olan dış güçler tarafından kimi zaman açıkça, kimi zaman da örtülü biçimde desteklenen terör eylemlerine maruz kaldığımız bir süreci yaşıyoruz. Otuz yıldan fazladır terör belasıyla uğraşıyoruz. Bunun yanı sıra, sözde ileri, sözde medeni bazı devletler çözüme ulaşmamızı engellemek için terör çeteleri lehine her türlü destek ve çalışmayı yapıyor, maalesef, içimize de nüfuz ediyorlar; sosyal ve siyasal bünyemizi tahrip edici millî birlik ve beraberliğimizi bozma gayri faaliyetleri cesaretlendirecek tutumlar sergiliyorlar” şeklinde konuştu.

"TERÖRÜN DİNİ, MEZHEBİ, IRKI YOKTUR"

Kendi ülkelerinde terör eylemlerine karşı hiddet ve şiddetle ayaklananların dünyayı velveleye verenler Türkiye'deki teröristlere ve terör hareketlerine karşı lakayıt ve bigâne olduklarını ifade eden TBMM Başkanı Kahraman şöyle devam etti:

“Oysa, ismi ne olursa olsun, ne denirse densin terör terördür, milliyeti, dini, mezhebi ve ırkı yoktur. Bizim, bu şekilde farklı devletlerin iç huzurunu, düzenini ve asayişini bozacak şekilde terör örgütlerini destekleme gibi bir politikamız hiçbir zaman olmamıştır. Tam aksine, komşumuz olsun olmasın, her devletin huzur ve selametini kendi huzurumuz ve selametimiz olarak görmüşüzdür. Bunun da ötesinde, dünyanın neresinde olursa olsun, zulme ve haksızlığa maruz kalanlara, açlık ve sefalet içinde inleyenlere, uğradıkları katliam ve yağmalar yüzünden yaşadıkları toprakları terk etmek zorunda kalanlara elimizden geldiğince kol kanat germeye çalışmış, yardımlarına koşmuşuzdur. Bunu yaparken de asla ırk, din, mezhep ve etnik köken ayrımı yapmadık. Mesela son dönemde Suriye'den gelen her etnik kökenden ve inanç grubundan insanlara biz kapılarımız açtık. Bu, bizim ecdadımızdan tevarüs ettiğimiz bir hasletimizdir. Bugün Türkiye Cumhuriyeti devletinin, dünya genelindeki ihtiyaç sahiplerine kendi ekonomik imkânları çerçevesinde en çok yardım eden ülkeler arasında yer almakta oluşu, milletimizin manevi ve millî değerlerinin, devletimizin tarihten gelen misyonunun üstünlüğünü ve değerini ortaya koymaktadır.”

MEHMET AKİF'İN MISRALARINI HATIRLATTI

Kahraman, bazı devletlerin terörü desteklediğini söyleyerek şunları dedi:

“Ne yazık ki bu tür operasyonlara maruz kalan ülkelerden biri de biziz. Huzur ve asayişi sağlamak için şehitler veriyorsak bunun temel nedeni, dış dünyanın terörle mücadelemizde bize destek vermemiş olmalarıdır. Ancak, terör ve terörist eylemlerle mücadelemizde gevşeklik göstermeyecek ve boyun eğmeyeceğiz. Ne zaman bayrağımıza sarılı bir tabut görsem, millî şairimiz Mehmet Akif Ersoy'un mısralarını hatırlarım: "Ey şehit oğlu şehit, isteme benden makber/ Sana aguşunu açmış duruyor Peygamber." Devletlerin büyüklükleriyle dertleri doğru orantılıdır. Devletimiz, tarihî derinliği olan, zirve bir medeniyetin mirasçısı durumundaki bir devlettir. Bu sayededir ki güçlüdür, azimlidir, kararlıdır; mutlaka terör belasının da üstesinden gelecektir. Günümüzde, terör konusu, dünya devletlerinin samimiyetle ele alması gereken ortak mesele hâline gelmiştir. Bu gerçek, artık anlaşılmalıdır. Dünyanın ortak çözüm üretmesi gereken bir diğer mühim problemi de mülteci meselesidir. Yakın bir zamana kadar, bizler gibi, kendi vatanlarında kurulu bir düzeni olan milyonlarca masum insan, vatanlarını terk etmek zorunda kaldılar. Aylan bebeğin sahile vuran cansız, minik bedeni hâlâ gözlerimizin önünde. O fotoğrafı gördüğü hâlde içi sızlamayanın, vicdanının varlığından şüphe etmek yanlış olmaz. Benzeri trajediler her gün yaşanmaktadır. Türkiye'miz, 3 milyonu aşan mülteciye kucak açmıştır. Bütün devletlerin, bu sorunun çözümüne el birliğiyle katılması gerekmektedir.”

Kahraman şöyle konuştu:

“1982 Anayasası'nda yer aldığı şekilde, "Her çocuk, korunma ve bakımdan yararlanma, yüksek yararına açıkça aykırı olmadıkça, ana ve babasıyla kişisel ve doğrudan ilişki kurma ve sürdürme hakkına sahiptir. Devlet, her türlü istismara ve şiddete karşı çocukları koruyucu tedbirleri alır." Aile kurumunun önemini de göz önünde bulundurarak çocuklarımızı her türlü istismar ve şiddetten korumak Anayasa'mızın amir bir hükmüdür. Türkiye Büyük Millet Meclisi çocuklarımızı maddeten ve manen korumak; bedenen, ruhen ve zihnen sağlıklı nesiller yetiştirmek için her türlü tedbiri almak kararlılığı içindedir. Çocukların korunması hususu devlet olarak en çok önem verdiğimiz ve üzerinde hassasiyetle durduğumuz konulardan biridir, bundan hiç kimsenin şüphesi olmamalıdır. 23 Nisan gününü Millî Egemenlik ve Çocuk Bayramı olarak kutlamakla, istikbalimiz demek olan çocuklarımıza, millî hakimiyet gibi en temel bir değerimiz kadar önem vermekte olduğumuzu göstermekteyiz.Bu vesileyle, istiklal savaşımıza millî mücadele vasfı kazandıran, onu millî irade temeline dayandıran Türkiye Büyük Millet Meclisinin kurucularını, istiklal mücadelemizi yürüten Gazi Meclisin bütün mebuslarını ve aziz şehitlerimizi minnet ve şükranla yad ediyorum. Ülkemizin ve devletimizin hürriyet ve istiklalini korumak için Gazi Meclisin yönetimi altında hayatını ortaya koymuş ve her türlü fedakârlığı yapmış olan bütün şehitlerimize ve gazilerimize Allah'tan rahmetler niyaz ediyorum, mekânları cennet olsun.”