Önce çözüm şimdi operasyon demek çelişki mi?
Habertürk yazarı Nihal Bengisu Karaca, bugünkü köşe yazısında madde madde tespitler yaparak 'önce çözüm dediniz şimdi operasyon diyorsunuz' şeklinde eleştiri yöneltenlere cevap verdi.

Oluşturma Tarihi: 2015-09-17 10:31:52

Güncelleme Tarihi: 2015-09-17 10:31:52

Karaca'nın o yazısı;

“Önce çözüm süreci diyordunuz şimdi operasyonları savunuyorsunuz” diye bir tezvirat var. Devletten biri de çıkıp bir laf etmiyor. O halde ben kendi açıklamamı yapayım, ola ki samimiyetle merak edenler vardır. Önce bir soru: Diyelim ki sabıkalı bir akrabanız var, “Ben değiştim, gerçekleri idrak ettim, yanlış yapmışım ama sizin de hatalarınız oldu, beni bu yola iten davranışlarınız oldu. Ben doğruyu eğriyi idrak ettim, gelin barışalım” diyor, ne yaparsınız?

İnsaniyet namına şans verirsiniz. Ama bu şans, bıçağını çocuğunuzun boynuna dayadığını gördüğünüz gün biter. Benim için çözüm süreci barış için uzatılan bir eldi ve o gün o eli kavramak doğruydu.

Bugün ise, verdiğim şansı geri almam, PKK'ya “Ülkeyi terk et” demem doğru.

Devleti ya da hükümeti bilemem, ben bu şansı HDP'nin çağrısıyla başlayan 6-7 Ekim olaylarının sonuçlarını gördüğümde geri aldım. KCK çözüm sürecini Türkiye'ye karşı bir şantaj aracı haline getirdiğinde geri aldım. Aysel Tuğluk, “Türkiye'de IŞİD zihniyeti iktidarda; AKP artık çözüm sürecinin tarafı değildir”dediği gün geri aldım.

Akil insanlar heyeti içinde sürece bakış açısından birbirinden çok farklı perspektifler vardı. Benim anladığım ve ikna olduğum görüş ise niyetin bal gibi örgütü tasfiye süreci olduğuydu.

Böyle anladığımı da hiç gizlemedim. Kürtlerin hakları bir bir tahakkuk ettirilirken, devleti tarafından dışlandığını düşünüp örgüte meyleden insanları “Bu ülke sizin, gelin derdinizi siyasetle ifade edin ve birlikte var olalım” mantığıyla ülkenin parçası olmaya ikna etmeye çalışmaktı. Şehit ailelerine de “Oğlun şehit oldu ve bak bu sayede bir metrekare toprak kaybetmedik. Şimdi torununun yaşaması için bir şans verir misin?” diye sordum. Bazıları ikna olmadı, bu köşede aynıyla yazdım.

O gün “Barış var gelir misiniz?” demek doğruydu. Bugün “PKK ülkeyi terk et, etmiyorsan devlet ettirir” demek doğru.

Bir yılı aşkın bir süre çözüm süreciyle Türkiye'ye şantaj yaptıktan sonra 11 Temmuz'da devrimci halk savaşını başlatanlara gül dalı uzatmak, oğlunun boğazına bıçak dayadığını gördüğün akrabayı hâlâ misafir etmekten farksız. Üstelik hiçbir barış türü ve türevi, “35 günlük bebeğin alnına nişan alıp öldürdüler” yollu yalan ve iftiraların ucuna takılı olarak gelmez.

Hiçbir samimi barış çağrısı savaşı kırsaldan şehirlere çekip sivilleri canlı kalkan yapma ve olabildiğince çok sivil kaybı sağlama gibi stratejilerin aparatı olabilemez.

HDP de, demokratik siyasetin parçası olacağına kendilerini eleştiren herkesi IŞİD'ci ilan ederek PKK'nın stratejisine su taşıdığı için sorumludur.

İktidarın IŞİD'i desteklediği tezviratını, yalanını paralel medyadan çok daha önce PKK, medya organları, mikro blog sitesindeki hesapları ortaya attı. Kebapçıİsmail ile Bilal Erdoğan fotoğrafını yan yana koyup “İşte iktidar-IŞİD işbirliği” diye tutturdular. HDP de bununla seçim kampanyası yürüttü. Bu tezvirata uluslararası platformlarda karşılık bulmak için yaptıkları paralel lobi faaliyetleri karanlık ve kirli bir süreçti.

PYD-PKK'nın geçiş biletleri IŞİD'di çünkü. “IŞİD'e karşı savaşıyorum” deyince dünya o tarafa bakıp övgüler düzüyordu çünkü. 40 binin üzerinde cinayet işlemiş bir savaş konfederasyonu oldukları gerçeğini gizleyebilmeleri için IŞİD'e nispetle “ne de aydınlık” göründüklerini vurgulama yolu, salt iç referanslarla geliştirilmiş bir atraksiyon değildi çünkü.

Saçı örgülü beyaz tenli savaşçı kadınların imajını Ortadoğu'nun hasret kaldığı çağdaşlık prototipi olarak satmaları da öyle. O kadınların evlenme ve anne olma şanslarının bile olmadığını, gördükleri iltifatın günün sonunda bombanın ucuna asılı kalarak başlayacak erken bir ölüme verilen rüşvet olduğunu konuşmadı kimse.

Kobani olayını kullanarak temiz saf Kürtleri bile “Ferheng” (Kürtçe-Türkçe sözlük) basmış, Kürtçe yayın yapan bir kanal açmış, Üniversitelerde Kürtçe filoloji kurmuş, Kürtçe eğitim veren okulları serbest bırakmış sözün özü sistemi Kürtleri inkârdan vazgeçirmiş bir siyasi iradeye düşman ettiler.

Çünkü barış PKK için kullanışlı değildi.

Çünkü dağda kariyer böyle bir şey.