Özcan Sezer, Çin macerasının futbolculuk kariyerinin sona ermesiyle başladığını anlatıyor. Sezer “Çok sevdiğim futbolculuk mesleğimde yaşadığım talihsiz sakatlıktan sonra abimden gelen bir telefonla tekrar hayat bulup yeni iş kariyerime başladım. Yeni evlenmiş ve bir aile kurmuşken bu işe giriştim ve kendime bir yol çizdim.” İfadelerini kullanıyor. Bu karar, deneyimsiz olmasına ve Çin'i sadece Bruce Lee filmlerinden tanımasına rağmen, büyük bir cesaret ve özveri gerektiren bir adımdı. 2009 yılında başladığı bu yolculukta Özcan Sezer, çok çalışarak Sezer Group'u kurmayı başardı. İlk zamanlarda büyük zorluklarla karşılaşsa da sabır ve azimle Çinlilere Türk yemek kültürünü sevdirmeye başladı. Bunda Mardin'in misafirperverliğini restoranında kullanması etkili oldu.
Türk girişimci Özcan Sezer, Türk mutfak kültürüne dair de açıklamalarda bulundu. Sezer “Türk mutfak kültürümüz, tarih boyunca çeşitli uygarlıkların etkisi altında şekillenmiş zengin ve çeşitli bir mutfaktır. Anadolu coğrafyasının zengin tarım potansiyeli, dört mevsimi yaşayan iklimi ve stratejik konumu, Türk mutfağının gelişimine önemli ölçüde katkıda bulunmuştur. Türk mutfağı, Orta Asya kökenli Türklerin göçleri, Osmanlı İmparatorluğu döneminde yaşanan kültürel alışverişler ve farklı yörelerin özgün lezzetleriyle zenginleşmiştir. Bu da bizi dünya mutfağında herkes tarafından beğenilen bir kültür haline geçmiştir.” ifadelerini kullandı.
Özcan Sezer'in en önemli avantajlarından biri, Türk yemek kültürünün dünya çapında ilgi görmesi oldu. Çinlilerin kendi yemek alışkanlıkları dışında yemek yemekte zorlandığı bir ortamda, Sezer Group Türk yemeklerini tanıtarak büyük bir müşteri portföyü oluşturdu. Müşteri portföyleri başlangıçta %20-30 iken, Türk yemeklerine olan ilginin artmasıyla bu oran %70-80'e yükseldi. Özcan Sezer, Türk yemek kültürünün dünya genelinde kabul gören bir marka haline gelmesi için çalışmalar yapmanın önemine vurgu yapıyor. Çin'deki en büyük yabancı restoranı olduklarını, metrekare ve menü olarak restoran büyüklüğü olarak yabancı restoranlar içinde ilk sırada olduklarını ifade eden Sezer, burada amaçlarının çok para kazanmak değil, bir nevi kültür elçisi gibi, Türk kültürünü Çin'e tanıtmak olduğunu vurguluyor.
Özcan Sezer, Türk yemek kültürünün dünyada daha bilinen bir marka olması için iki önemli faktöre dikkat çekiyor: daha eğitimli aşçılar ve yemek enstitüleri. Yemek kültürünü geliştirmek ve tanıtmak için kalifiye aşçılara ve profesyonel eğitim kurumlarına ihtiyaç olduğunu belirtiyor. Eğitimli aşçılar, Türk yemeklerinin özgün lezzetlerini koruyarak dünya çapında restoranlar açabilir ve Türk mutfağının küresel bir marka haline gelmesine katkıda bulunabilirler. Ayrıca, yemek enstitüleriyle Türk yemek kültürünü öğrenmek ve bu konuda uzmanlaşmak isteyenlere eğitim imkanları sunulabilir.