Yeni Şafak Gazetesi yazarı Kemal Öztürk, bugünkü "AK Parti'ye ders vermek" başlıklı yazısında 7 Haziran seçimleri öncesi ciddi bir oy kaybına uğradığı ve tek başına iktidar olamayacağı öne sürülen AK Parti'deki seçmen kaybını masaya yatırdı. "AK Parti, ana omurgasını oluşturan kitleyi neden küstürdü?" sorusunu irdeleyen Öztürk, "Bu kitle Erdoğan İstanbul'a başkan olsun diye, geceleri elektrik direklerine tırmanıp bayrak asan, gündüzleri iş çıkışı kapı kapı dolaşıp Erdoğan'ı anlatan ve hapse girdiğinde arkasından gözyaşı dökenlerdir. İşte bu insanlar küsmüş, kırılmış, incinmiş, dertlenmiş. Bu insanlar şimdi kırgınlıklarının ve kızgınlıklarının ifadesi olarak sandığa gitmeyip, AK Parti'ye mesaj vermek, ders vermek istiyor. Şaşılacak kadar çok sayıda insanla karşılaştım. AK Parti için bundan daha büyük tehlike olamaz," dedi.
İşte Kemal Öztürk'ün yazısından bir bölüm:
Önceki gün dostlarımın düğün merasiminde, çok sayıda arkadaşım yazılarımdaki değişimi fark etmiş. Hatta Ankara'daki siyasetçi dostlarım, aynı şeyi sordular: Neden siyaset ve güncel konularda yazmıyorsun artık?
Doğru, bir süredir bilerek yazmıyorum. Sebebini başka bir zaman anlatırım.
Asıl soru, 'HDP barajı aşacak mı' sorusu değil
Bu sıralar çok şehir dolaştım, çok insanla konuştum. Seçimlerin favori iki sorusu var: HDP barajı aşacak mı, AK Parti tek başına iktidar olacak mı? Geri kalan tüm sorular, bunların yanında gölgede kalıyor. Tüm yazarlarımız, siyaset bilimcilerimiz, kamuoyu analistlerimiz bu iki sorunun peşinde. AK Parti'den nefret edenler, HDP'yi parlatma peşinde, bu sayede AK Parti'ye bir ders verme niyetindeler. AK Parti'yi savunanlar da, HDP'yi yerin dibine sokma derdinde. Ben bu konuyla ilgilenmiyorum.
Dolaştığım, insanlarla konuştuğum her yerde benim için daha önemli olduğunu düşündüğüm başka bir sorun ve soru fark ettim:
AK Parti, ana omurgasını oluşturan kitleyi neden küstürdü?
Bu konuyu hepsinden daha çok önemsedim.
Kimdir bu kitle? Bunu, Erdoğan ve Davutoğlu'nun mitinglerinde meydanlara bakıp tespit edemezsiniz. Zaten oraya bakanlar böyle bir sorunun olmadığına inanır.
AK Parti için daha büyük tehlike
Bu kitle, Türkiye'deki muhafazakar kesimi temsil eden ana damardır.
İnönü'ye karşı Menderesi destekleyen, onun için gözyaşı dökenler.
Erbakan Hoca'nın peşinden, beş parasız, şehir şehir dolaşıp, Mili Görüş için uykusuz kalan, nasırlı elleriyle o hareketi büyüten kuşaktır.
Demirel'e karşı Özal'ın yanında yer alan ve cenazesinde, “sivil, dindar, demokrat Cumhurbaşkanı” diye pankart açıp, siyasetin raconunu kesenlerdir.
Erdoğan İstanbul'a başkan olsun diye, geceleri elektrik direklerine tırmanıp bayrak asan, gündüzleri iş çıkışı kapı kapı dolaşıp Erdoğan'ı anlatanlardır.
28 Şubatta üzerinden tank geçen, kız kardeşi, karısı, kızı başörtüsü yüzünden okuyamayan, yine de dimdik durup, adalet için büyük kavga verenlerdir.
Bu kitle, Filistin için ağlayanlardır. Kim olursa olsun, garibana yardım toplayanlardır. Mursi için dua edenlerdir. Myanmar için gözyaşı dökenlerdir.
Erdoğan hapse girdiğinde de, iktidar olduğunda aynı saflık ve dürüstlükle mücadele edip, gözyaşı dökenlerdir.
Karşılık beklemeden, hesap yapmadan, makam, mevki istemeden, yalakalık etmeden, en temiz duygularla, yıllardan beri bu ülkede, “dava” dediğimiz şeyin peşinden koşanlardır.
Milletin çelik çekirdeğidir bu insanlar.