'Paralel Yapı öğrencilere 'başınızı açın' baskısı yapmıştı'
AK-DER Başkanı Usta, '(28 Şubat süreci) (Paralel Devlet Yapılanması) içinde olmayıp, başını açmak istemeyen arkadaşlar vardı. Bu insanlara 'Başınızı açmazsanız bu evlerde kalamazsınız' dediler. Bu zulmü yaptılar' dedi.

Oluşturma Tarihi: 2015-06-03 15:27:07

Güncelleme Tarihi: 2015-06-03 15:27:07

Ayrımcılığa Karşı Kadın Hakları Derneği (AK-DER) Başkanı Leyla Şahin Usta, 28 Şubat sürecinde yaşananlara değinerek, "Aslında bu yapının (Paralel Devlet Yapılanması) içinde olmayıp, başını açmak istemeyen ama o evlerde kalmak isteyen arkadaşlar vardı. Anadolu'dan gelmişler, kalacak yerleri yok. Bu insanlara o kadar zulmettiler ki 'Başınızı açmazsanız bu evlerde kalamazsınız' dediler. Bu zulmü yaptılar" dedi.

İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesinden başörtüsü yasağı nedeniyle atılan ve uğradığı haksızlıklar sonucu Türkiye'de bir dönem "İnanca saygı, başörtüsüne özgürlük" gibi sivil itaatsizlik eylemlerinin başlatılmasını sağlayan Usta, o dönemde karşılaştığı engelleri AA muhabirine anlattı.

AK Parti Konya milletvekili adayı olarak seçim çalışmalarını yürüten Usta, öğrenim gördüğü yıllarda Türkiye'nin çetin imtihanlar verdiğini belirtti.

Yasağın başladığı günlerde "cemaat evleri"nde kalan öğrencilere de çeşitli baskılar yapıldığını ifade eden Usta, "Bu 'Paralel Yapı' dediğimiz yapının mensupları, Türkiye'ye içeriden çok büyük ihanete kalkıştılar. Öğrencilere, 'başörtüsü füruattır' diye yukarıdan emir geldi" dedi. 

Usta, şöyle konuştu: 

"Cerrahpaşa Tıp Fakültesinde 300 başörtülüyken bir gecede sayımız 150'ye düştü. Buna, 'amenna' diyerek başını açmayı kabul edenler oldu. Zorla kabul edenler de var maalesef. Aslında bu yapının içinde olmayıp, başını açmak istemeyen ama o evlerde kalmak isteyen arkadaşlar vardı. Anadolu'dan gelmişler, kalacak yerleri yok. Bu insanlara o kadar zulmettiler ki 'Başınızı açmazsanız bu evlerde kalamazsınız' dediler. Bu zulmü yaptılar. Bize karşı başörtüsü yasağını savunanlar açıkça bunu yaparken, bunu görüyoruz, anlıyoruz. 'Tamam' diyoruz, bunların yapısı bu, bunu kabul ediyoruz ama abdest alıp namaz kılan insanların da bu kadar acımasızca zulüm yöntemine girmesi, çok acıydı. O zaman da içimizi çok acıtmıştı. 'Son dönemde yaşadıklarımız da ihanettir' diyorum. Başka bir tanım bulamıyorum. İçimizi acıtıyor."

 "Kötü temsil vazifesi gördüler"

O dönem "İnanca saygı, başörtüsüne özgürlük" gibi eylemleri başlattıklarını hatırlatan Usta, yasağa karşı "cemaat" mensuplarının kendilerine destek vermediğinin altını çizdi. Usta, şu değerlendirmede bulundu: 

"Arkadaşlarımız bize destek verseydi, çok farklı bir süreç yaşanabilirdi. Düşünün, fakültenin kapısına geliyorsunuz, bir arkadaşınız başını açıp içeri giriyor. Hoca, 'Bak okumak için gelmiş, başını açıp giriyor' diyor. 'Ne var, sen de aç, bak açılıyor işte' diyor. Kötü temsil vazifesi gördüler. Onlar iyi, biz kötü konumunda olduk. Her zaman birlik ve beraberlik içinde olmamız gerekirken sanki yanlışı yapan bizmişiz konumuna düştük. Halbuki haklı olduğumuz bir konuda, hakkımızı almak için direnen insanlardık."

"Daha kısa zamanda netice alınabilirdi"

Kılık kıyafetinden dolayı 23-24 yaşındaki birine baskı yapılamayacağını dile getiren Usta, 28 Şubat sürecinde başörtülü öğrencilere bunun yapıldığını ifade etti. Usta, başörtüsü yasağına karşı "cemaat" mensuplarının sessiz kaldığına işaret ederek, şunları kaydetti:

"Kendilerini haklı göstermek için de ellerinden geleni yaptılar. Çok sessiz kaldılar. Otoriteye ne kadar itaatkar olduklarını gösterdiler. Bu otorite nereden geliyor iyi takip etmek gerekiyor. Onların saygı gösterdikleri, otorite kabul ettikleri merci maalesef ülkemize hizmet eden, bu ülkeye yararlı işler yapan insanlar değilmiş. Bunu şu an bu noktadan geriye dönüp bakınca daha net görüyorum. O zaman öğrenciydik, olayları geniş kapsamlı görmek mümkün değildi. O zamanki hareketlerin bugüne yapılan hazırlıklar için olduğunu çok daha net görüyoruz. Onlar destek verseydi özgürlük mücadelesinde daha kısa zamanda netice alınabilirdi. Onların verdiği destek ve güç, siyasi iradenin üstümüzdeki vesayetini daha kolay atmamıza vesile olurdu ama bunlar yaşanacakmış, bunları görecekmişiz maalesef." 

Leyla Şahin Usta, o dönem pasif kalan insanların, bugün bazı olaylara karşı eylemci kimliğe büründüğüne değinerek, "Onları öyle görünce şaşırdım. O dönem sakin, pısırık insanlardı. Ne oldu da birdenbire bu kadar cevvalleşebildiler? Nasıl bu kadar aktivist yapıya büründüler, şaşırdım. Demek ki bunlar yukarıdan gelen emri sorgulamayan, yaptıkları yanlış mı değil mi diye ufacık bir tahlile tutmadan körü körüne bu yolda yürüyen insanlarmış diye düşündüm" ifadelerini kullandı.