Bisiklet elbette tüm insanların hayatını değiştirdi ancak kadınların hayatını yeni baştan yarattı.
"Dünyada başka hiçbir şey kadınların özgürleşmesi adına bisiklet kadar etkili olmadı."! 19. yüzyılda kadın hakları aktivisti Susan B. Anthony böyle demişti.
“Bir kadına özgürlük ve kendine güven duygusu veriyor. Oturduğun an, bisikletinden çıkmadıkça zarar gelmeyeceğini biliyorsun. Ve uzaklaştıkça özgürlüğün resmi, kadının dokunulmazlığı ortaya çıkıyor.” diye de eklemiş.
Küçükken hepimizin hayallerini süsleyen, çocukluğumuzun en sevdiğimiz anılarında yer alan ve her daim hayatımızda özel bir yere sahiptir bisiklet.
Bisiklet kadınların sosyal hayatında büyük devrimlere öncülük etmiştir. 19.yüzyılda kadınlar büyük kasnaklı elbiseler giyiyorlardı etekle bisiklete binmek çok zordu.
Bisiklet çılgınlığı; rahatsız edici ve kısıtlayıcı kıyafetlerden uzak durmayı savunan kadınlar arasında "rasyonel giyinme hareketini" başlattı. Bisikletle birlikte kısa elbisenin altına pantolon giyme modası başladı. Kadınlar arasında pantolon giymek yaygınlaştı.
Bisikletle birlikte kadınlar rahatlıkla ulaşım sağlayıp, istedikleri yerden kolaylıkla uzaklaşabiliyorlardı.
Bisikletin kitlelerce kabulü dönemin feminist hareketine öncü oldu ve 1890'da yani güvenli bisikletin piyasaya sürülmesinden sadece 5 yıl sonra "Ulusal Amerikan Sufrajet Birliği" kadınların oy hakkı elde etmesi için kuruldu.
Kurucuları Susan B. Anthony ve Elizabeth Cady Standon "Kadınlar bisiklet üzerinde oy hakkına doğru ilerliyorlar." sloganı ile eyalet eyalet dolaşıp imza topladılar.
Ve 1920'de Amerika'da kadınlar oy kullanma haklarına kavuştular. Bisiklet kadınların kıyafetlerini, sosyal yaşam biçimlerini en önemlisi düşüncelerini değiştirdi.
Belki bizim de çocukluğumuzdaki en mutlu anılarımızın bisikletin üstündeki anlar olmasının sebebi aynıdır. Çünkü bisiklete binmek özgür olmayı hissetmektir...