Yeni Şafak Gazetesi yazarı Salih Tuna, bugünkü "AKP'li fırıldakların iz'ânı ve MHP'nin dizaynı" başlıklı yazısında MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin açıklamalarını değerlendirirken, 'paralel yapı'nın hedefinde olduğunu belirtti. Bahçeli için, O kadar ki, kimi zaman neyi neden yaptığını anlamak imkânsızdır, ifadesini kullanan Tuna, "Gelgelelim, Bahçeli paralelcilerin malzemelerine tenezzül etse de hiçbir zaman onlardan olmadı. Yurt dışına çıkıp kulis yapmadı. Amerika'da malum mahfillerde efsunlanmadı. Birileri gibi Merkel'e mektup yazmadı. Yabancı gazetecilerle kapalı kapılar ardında toplantı yapmadı" dedi.
İşte Salih Tuna'nın yazısından bir bölüm:
MHP Genel Başkanı Bahçeli kadar dilinin ayarını kaçıran, tahkir ve tezyifte sınır tanımayan bir başka lider yoktur.
Lakin her daim sevimli de bir yanı vardır:
Herkesin diline düşen o “püskevit” çıkışı, 40 elde etme tekniği, cumhurbaşkanı adayı Ekmeleddin Bey'in ismini telaffuz ederken çektiği çile, ila ahir...
Çok da şaşırtıcıdır.
O kadar ki, kimi zaman neyi neden yaptığını anlamak imkânsızdır!
Mesela, “MİT TIRLARI” operasyonunda, “Ergenekon ve Balyoz davalarında müsamaha gösterdiğiniz paralel örgüt, Türkiye'yi müstevlilere terörist ülkeymiş gibi göstermek için bu ülkenin milli istihbaratına pusu kurdu, ihanet operasyonu yaptı” diyerek AK Parti'yi “paralel örgüt” üzerinden köşeye sıkıştıracağına, mezkur ihanet operasyonunu arkaladı.
Yani…
“Paralel örgütü vaktiyle neden görmedin” diyerek AK Parti'ye gol atacağına, herkesin gördüğü (deşifre olan) “paralel örgütü” görmezlikten gelip, kendi kalesine gol attı.
Paralelcilerin ürettiği malzemelerin iğvasına mı kandı, başka muhalefet edecek bir şey mi bulamadı, bilemiyorum ama, “Ver Bilal'i al koalisyonu” diyecek kadar da tuhaflaştı.
Gelgelelim, Bahçeli paralelcilerin malzemelerine tenezzül etse de hiçbir zaman onlardan olmadı.
Bir de...
Yurt dışına çıkıp kulis yapmadı. Amerika'da malum mahfillerde efsunlanmadı. Birileri gibi Merkel'e mektup yazmadı. Yabancı gazetecilerle kapalı kapılar ardında toplantı yapmadı.
Kimi zaman maksadını aşan laflar etse de Ülkücülerin sokağa inmesine izin vermedi.
Türkiye'de ekonomik kriz çıkacak, yine namerde muhtaç hale geleceğiz ama olsun, Erdoğan da gitmiş olacak, diye ellerini ovuşturan müstağrib ulusalcılardan da olmadı.
AK Parti'nin 2008'deki kapatılma davasına açık ve net bir şekilde karşı çıktı.
Aydın Doğan'ın önde giden yayın organının “411 el kaosa kalktı” manşetine mazhar olacak şekilde “başörtüsüne özgürlük” için elini taşın altına koydu.
Siyasi hayatı boyunca karşı çıktığı, hatta yok hükmünde gördüğü HDP'yle hülle yoluyla hükümet kurmayı kabul etmedi. Kılıçdaroğlu vekaletiyle teklif edilen “başbakanlığa” da tenezzül etmedi.
Malum aydın aşiretinin yörüngesine girmedi.
CHP'ye veya HDP'ye veya malum çevrelerin imtiyazlarına “koltuk değneği” olmadı.
YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ!!!