Yeni Şafak Gazetesi yazarı Salih Tuna, bugünkü "Benim oyum Demirtaş'a ama bir şartla" başlıklı yazısında HDP(Halkların Demokratik Partisi) Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın Kabe benzetmesine tepkide bulundu. Tuna, keşke Demirtaş dönüp tüm müslümanlardan özür dileseydi, dedi. Ayrıca, Demirtaş'ın canlı yayında gösterdiği bazı fotoğrafları da eleştiren Tuna, 'paralel yapı'ya karşıyız demesi halinde Selahattin Demirtaş'a oy vereceğini açıkladı...
İşte Salih Tuna'nın yazısından bir bölüm:
HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş, Müslümanlar için Kabe neyse 1 Mayıs'ta işçiler için de Taksim odur demeye getirince haliyle tepkiyle karşılandı.
Bu da gayet doğal…
Müslüman emekçinin de esnafın da tüccarın da patronun da kıblesi birdir ve Kabe'dir. Taksim'in kıymetini Kabe üzerinden ortaya koymak da en hafif deyimle yakışıksızdır, hatta ayıptır. Bunu ne şekilde dile getirirseniz getirin bu böyledir.
Bir de şu var: Taksim'in biricikliğini Kabe kıyasıyla anlatmaya kalkışmak, her şeyden evvel 1 Mayıs'a kutsallık atfetmektir. Bu da nerden bakarsanız bakın bizzat 1 Mayıs İşçi Bayramı'nın “diyalektiğine” uymaz. “Kabe Arabın olsun / Çankaya bize yeter!” (Kemalettin Kamu) dizesi Türk Kemalizminin protest çıkışıydı; Demirtaş'ın söz konusu Kabe -Taksim muhabbeti de Kürt Kemalizminin resesif dışa vurumu mudur bilmem, ama inanın duyunca irkildim.
HDP'nin değerli eş başkanı keşke “bütün Müslümanlardan özür dilerim” diyebilme erdemini gösterebilseydi. Ne bileyim, maksadımı aştım, hata yaptım, dilim sürçtü falan deseydi. (Biz de ona en fazla, “teşbihte hata olmaz, zira hata olsa, teşbih olmaz” der, teşbih ederken dikkatli olmasını naçizane salık verirdik. ) Sayın Demirtaş hiçbirini yapmadı; gitti Aydın Doğan'ın bir yayın organında cürmünü tevil etti. Yazık ki yazık, tevil etmeye çalıştığı “cürmünden” daha da kötüydü. Bari “onu değil, bunu kastettim” demekle yetinseydi.
Ne yaptı biliyor musunuz?
Medyada vaktiyle yer almış kimi resimleri Aydın Doğan'ın yayın organında gösterdi. Mesela, bir umre turizm şirketinde Kabe şeklinde pasta yapmışlar ve sonra da afiyetle yemişler. Mesela, “paralelci” networkün 1989'da icat ettiğini Kutlu Doğum Haftası etkinliklerinden birinde (bundan 2 yıl önce Zile'de) Kur'an-ı Kerim tasarımında bir pasta yapılmış, bir müftü de kesip yemiş.
E'eee?
E'si şu: Sayın Demirtaş, Kabe benzetmesi üzerine kendisini eleştiren Sayın Başbakana soruyor; “Bunlar olurken neredeydin?”
O halde biz de soralım: Peki sen neredeydin? Kabe'yi ve Kur'an-ı pasta şeklinde yapıp yeme kepazeliklerine bir Müslüman olarak sen neden karşı çıkmadın?
YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ!!!