Savcılıktan ikinci darbe uyarısı
Başsavcılık, 'Darbe girişimine TSK içindeki FETÖ yapılanmasına mensup askerlerin tamamının katılmadığı, ikinci bir darbe girişimi için beklediği' uyarısında bulundu.

Oluşturma Tarihi: 2017-04-15 13:21:21

Güncelleme Tarihi: 2017-04-15 13:21:21

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca, FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimini önceden bildikleri ve bu konuda çağrışım yapan mesajlar verdikleri iddia edilen Ekrem Dumanlı, Emre Uslu, Tuncay Opçin, Ahmet Altan, Nazlı Ilıcak, Mehmet Altan ve Prof. Dr. Osman Özsoy'un da aralarında bulunduğu 17 kişi hakkında hazırlanan iddianamede, 16 şüphelinin 'anayasal düzeni yıkmaya teşebbüs etme'', ''hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs etme'' ve ''TBMM'yi ortadan kaldırmaya teşebbüs etme'' suçlarından üçer kez ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılması istendi.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu Savcısı Can Tuncay tarafından, FETÖ'nün medya unsurlarına yönelik 10'u firari, 6'sı tutuklu 17 şüpheli hakkında yürütülen soruşturma tamamlandı.

Halen devam eden çalışmalarda FETÖ'yle ilişkisi tespit edilen askerler hakkında hukuki işlemler yapıldı.

FETÖ'CÜ ASKERLERİN HEPSİ KULLANILMADI

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, hakkında işlem yaptığı askerler hakkında bir analiz hazırladı. Yapılan analiz çalışmasında FETÖ ile ilişkisi tespit edilen ve hakkında işlem yapılan askerlerin 'bir kısmının' darbe girişimine aktif olarak katılmadığını tespit etti.

Başsavcılık bu tespitini örneklerle de açıkladı.

Bu örneklerden biri, örgütün üst düzey isimlerinden olan ABD'deki Colorado eyaletinin imamlığını yapan Hasan Polat'ın ifadesine dayanıyor. İfadeye göre 'bir kısım askerler darbe girişiminde kullanılmayarak deşifre olmamaları için saklandı.'

47 ALBAYDAN SADECE 2'Sİ KATILDI

İtirafçı olan Hasan Polat, örgütte 1993-1994 yılında asker abiliği yaptığını belirtti. İfadesi kapsamında 'abilik' yaptığı dönemdeki 47 askeri personeli savcılığa bildirdi. Bu isimleri fotoğraflardan da teşhis etti. Savcılık 47 askerle ilgili yaptığı incelemede söz konusu askerlerin tamamının Albay rütbesinde olduğunu, büyük çoğunluğunun da 'generallik rütbesine' yüksebilecek "kurmay albay" olduğunu tespit etti.

FETÖ'nün şifreli haberleşme programı Bylock kullandığı tespit edilen bu askerlerden darbe girişiminde ne gibi bir rol üstlendiği araştırıldı. Savcılık araştırmasının sonucunda FETÖ tarafından yetiştirilen bu 47 albaydan sadece 'ikisinin' darbe girişiminde aktif rol aldığını belirledi. Darbe girişiminde FETÖ tarafından hazırlanan 'atama listeleri de' incelendi. Albayların isimlerinin de bu listede geçmediği ve bir görev verilmediği ortaya çıktı.

Bylock'çu 800 askerden 500'ü darbe girişiminde yok

İkinci darbe ihtimaline dikkat çeken savcılık bu kapsamda bir örnek daha verdi.

Genelkurmay Başkanlığı tarafından darbe girişiminin ardından Bylock kullandığı tespit edilen 800'e yakın askerin bilgileri savcılığa gönderildi.

Liste üzerinde yapılan incelemelerde listedeki 500'ü aşkın askerin "darbe girişiminde" kullanılmadığı belirlendi. Buna göre İstanbul'da görevli ByLock kullanan askerlerin üçte ikisine darbe girişiminde görev verilmedi.

Bu verilerin ışığında savcılık, "Terör örgütünün darbe girişiminde özellikle Silahlı Kuvvetler içerisindeki mensuplarının bir kısmını harekete geçirmek suretiyle kullanmıştır. Darbe girişimine katılan askeri birlikler personel bazlı incelendiğinde aynı birlikte görev yapıp da terör örgütüyle bağı tespit edilebilen bir kısım hücrelerin eylemlere iştirak ettiği, diğer bir kısım hücrelerin ise iştirak etmedikleri görülmüştür" dedi.

"İkinci darbe girişimi için"

Savcılık Gülen örgütüne mensup askerlerin bir kısmının kullanılması, önemli bir kısmının ise kullanılmamasının sebebini 'geleceğe yönelik tedbir' olarak tanımlıyor.

Örgüte mensup askerlerin 'başarısız olma durumunda' deşifre olmaması için tedbirli davranıldığını vurgulayan savcılık, "ikinci darbe" uyarısını şu ifadelerle anlattı:

"Terör örgütünce gerçekleştirildiği bariz olan bir darbe girişimine bir kısım örgüt mensuplarının iştirak etmemesinin, yıllardır TSK içerisinde yuvalanan ve sıkı tedbir kuralları nedeniyle hücre tipi yapılanmasının boyutları bilinmeyen örgütün bir yöntemi olduğu, yıllardan beri gelen kadrolaşma süreci nazara alındığında örgüt mensuplarının nispeten daha az bir kısmının darbe girişimine iştirak ettikleri, bu durumun örgütün darbe girişiminin başarısız olması halinde çoğunluk örgüt mensuplarının Silahlı Kuvvetler içerisinde kalmasını sağlamak olduğu, terör örgütünün stratejisinin 'ikinci bir darbe girişimi' veya başka bir eyleminde bu asker şahısları kullanmak olduğu, yine Bylock kullanmayan örgüt mensuplarının varlığı da nazara alındığında ahtapot kolları gibi devletimiz kurumlarını saran terör örgütünün Devletimiz ve Cumhuriyetimiz için en büyük tehlike olduğunun hiçbir dönem unutulmaması ve rehavete kapılmadan terör örgütüyle mücadeleye süreklilik arz edecek şekilde devam edilmesi gerektiği açıkça anlaşılmış ve değerlendirilmiştir."

Bylock kullanmayan örgüt elemanlarının da varlığına dikkat çeken savcılık, uzun yıllardır TSK içinde yapılanan Gülen örgütü üyesi sayısının, şu an hakkında işlem yapılandan çok daha fazlası olduğuna dikkat çekti.