Sular ülkesi Bosna Hersek
Doğal güzellikleri ve tarihi dokusu ile hem yaz hem de kış turizminin gözde ülkelerinden olan Bosna Hersek'in bir diğer ismi de 'sular ülkesi'dir. Beklenmedik bir kayanın altından veya saklı bir mağaradan kaynayan uzunca nehirleri ile Bosna Hersek için ‘cennetin yeryüzündeki tecellisi’ denilebilir...

Oluşturma Tarihi: 2017-08-13 13:32:30

Güncelleme Tarihi: 2017-08-13 13:32:30

TIMETURK | EMRE ERYILMAZ

1463 senesinde Fatih Sultan Mehmet tarafından Osmanlı topraklarının bir parçası haline gelen Bosna'da halk, inandıkları dini yaşamakta özgür oldukları belirtilen bir ahitname yayınlanmış olsa da kendi istek ve rızalarıyla İslamiyet'e geçtiler. Müslüman bir topluluk oldukları için olacak ki, Osmanlı Devleti'nin hiçbir döneminde ‘Devşirme Politikası'nın uygulanmadığı bir memleket burası. Avusturya Macaristan İmparatorluğu'nun Bosna'yı ilhak etmesiyle birlikte ise ülkenin Devlet-i Aliyye ile tek bağı 'hilafet' olarak kalmış ve Türkiye'deki Boşnakların, Bosna'dan Türkiye'ye göçleri ilk olarak işte bu dönemde başlamıştı.

Ülkenin, hatıralara kazınan ikinci dönemi ise 'Bilge Kral' Aliya İzzetbegoviç ve ona inanmış Boşnakların üstün gayretleriyle önlenen bölünme ve savaş yılları oldu. Sırpların ve Hırvatların paylaşmak istediği ve yaraların halâ taze olduğu Bosna, savaşın üzerinden henüz 22 yıl geçmiş olmasına rağmen ayağa kalktı ve şimdi doğal güzellikleri ile dünyanın her yerinden milyonlarca insanın görmek istediği bir belde haline geldi. Hem yazın hem de kışın çok ciddi sayıda turisti ağırlayan Bosna Hersek için 'gezi rehberleri'ne 'sular ülkesi' diye not düşüldü. Beklenmedik bir kayanın altından veya saklı bir mağaradan kaynayan uzunca nehirleri ile  Bosna Hersek için ‘cennetin yeryüzündeki tecellisi' denilebilir...

Sular ülkesi Bosna'nın en çok ziyaret edilen bölgelerini ve eserlerini sizler için derledik:

DOĞU VE BATI KÜLTÜRLERİNİN KESİŞTİĞİ YER: SARAYBOSNA

Her karışında ayrı bir güzellik keşfedebileceğiniz Bosna-Hersek'te görülmesi gereken yerlerin başında başkent Saraybosna geliyor. Osmanlı döneminde şehir inşasına başlanan Saraybosna'da ilk ziyaret edilecek yer ise Başçarşı'da bulunan ve şehrin sembolü haline gelmiş Sebil. İlk defa 1753 yılında inşa edilen Sebil, yolculara ve esnafa su sağlamak maksadıyla yapılmış olsa da, bu yapı belli bir zaman sonra zarar görmüş, Avusturya-Macaristan döneminde (1891) tekrar inşa edilmiş. Başçarşı'nın tam ortasında yer alan Sebil'in etrafında tarihi dokusu hala korunan küçük, tek katlı dükkânlar yer alıyor. Burada bulunan Bakırcılar Çarşısı, hediyelik eşyalar almak için en uygun yerlerden biri.



Gazi Hüsrev Bey camii ve bünyesinde bulunan imarethane, medrese ve saat kulesi de şehrin en önemli yapılarından. İsa Bey İshakoviç'ten sonra şehrin ikinci kurucusu olarak kabul edilen Gazi Hüsrev Bey, annesi tarafından II. Bayezid Han'ın torunu ve Kanuni Sultan Süleyman döneminde sancakbeyi olarak burada bulunmuş. Bir yandan hudutlara akınlar düzenlerken, bir yandan da şehrin imarıyla alakadar olmuş ve Saraybosna'ya eşsiz yapılar kazandırmış. Gazi Hüsrev Begova Camii de bu yapılardan biri ve mimarı 'Sinan'.



Başçarşı sokaklarında belli bir süre yürüdükten sonra dinlenilebilecek en güzel yer Moriça Han. Burada bir yandan meşhur Boşnak kahvesi içebilir, diğer yandan tarihin tozlu sayfalarında birer figür olma şansını bulabilirsiniz. Zira Moriça Han, eski bir kervansaray ve on binlerce seyyaha, tüccara konaklaması, atlarını dinlendirmesi için ev sahipliği yapıyormuş. Ayrıca Saraybosna'da "Türk çayı" bulabileceğiniz nadir yerlerden biri.



Moriça Han'dan çıkıp sağ tarafa devam ettiğiniz takdirde Ferhadija'ya doğru yürürken, bir anda mimarinin ve kültürün değiştiğini fark edeceksiniz. Osmanlı mimarisinin bittiği noktada Avusturya-Macaristan dönemine ait Barok mimari örneği olan binalar yolun sağında ve solunda sıra halinde dizilmiş durumdalar. Pek çok yerde olduğu gibi bu binaların bir kısmı mağaza, bir kısmı da kafe olarak kullanılmakta.

Başçarşı'ya dönüp Sebilj'den yukarıya yürüdüğünüz takdirde Kovaçi Şehitliği'ne ulaşıp, burada 1992-1995 yıllarında şehit olmuş Boşnak askerlerine ve Bilge Kral Aliya İzetbegoviç'e birer Fatiha okuduktan sonra biraz daha yukarıya, ‘Sarı Tabya'ya çıkabilirsiniz. Tabya, Başçarşı'yı en güzel izleyebileceğiniz tepelerden biri.

BOSNA NEHRİ VE MİLLİ PARK

Saraybosna'nın batısında yer alan Ilıca ilçesinde Bosna Nehri'nin (Vrelo Bosne) kaynağı yer alıyor. İgman dağının hemen altından çıkan bu su etrafında sıra sıra ağaçların çevrelediği 3 kilometrelik bir yol bulunuyor. Turistlere bisiklet ve fayton hizmeti verilen bu yolda uzun süre vakit geçirebilirsinzi



BOSNA SAVAŞI'NIN KADERİNİN DEĞİŞTİĞİ YER: UMUT TÜNELİ

Vrelo Bosne'de temiz bir hava aldıktan sonra, 1992-1995 yıllarında Saraybosna'nın Sırplar tarafından kuşatılmasını en iyi anlayabileceğiniz yer ‘Umut Tüneli'ni ziyaret edebilirsiniz. Tünel, 'savaşın kaderini belirleyen' en önemli unsurlardan biri olarka biliniyor. Sebebi ise şehrin her tarafı tanklar, toplar ve askerler tarafından şuşatılırken içeriye giriş çıkışların sağlandığı tek güzergâh olması. Savaş şartlarında inşa edilme amacı da yaralıların tahliyesi ve şehre erzek sokabilmek. 800 metre uzunluğundaki tünel, Saraybosna Havalimanı'nın altından geçiyor. Tünel içerisinde restore edilen 'hatıra odalarında' savaşa dair videolar ve fotoğraflar yer alıyor. 



VEZİRLER ŞEHRİ TRAVNİK

Osmanlı Devleti'ne 77 vezir kazandırmış olan Travnik şehri Saraybosna'ya araçla 1.5 saatlik mesafede bulunuyor. Dağın eteğine inşa edilmiş evlerin yerini koca koca apartman daireleri alamamış, bölge tarihi dokusunu hala muhafaza ediyor. Mavi Su ve Göksu nehirlerinin de çıkış noktası olan şehir merkezinde binbir renkle bezenmiş Alaca camii yer alıyor. Caminin etrafında da yine küçük dükkanlar bulunuyor.

Travnik'te ilk durak noktanız Travnik Kalesi olmalı. Kalenin içerisinde Boşnak kültürüne dair kıyafet ve eşyaların sergilendiği mini bir müze yer alıyor. Burada tarihi eserleri ziyaret ettikten sonra kalenin en yüksek noktasına çıkıp, şehirde yer alan bütün minareleri sayabilirsiniz.



Kalenin hemen yanından akan Mavi Suyun kenarında uzun yıllardan beri hizmet veren Lutvina kahvesinde bir kahve içebilir ve suyun verdiği huzurla bütün dertlerinizden kurtulabilirsiniz. Tarihçi Haluk Dursun, Osmanlı Coğrafyasına Yolculuk adlı eserinde Lutvina kahvesi için "eski beyzadelerin ve paşazadelerin buluşup kahve içtikleri ve kitap okudukları yer" der. 

Lutvina Kahvesi'nden biraz ileride yer alan tarihi Elçi İbrahim Paşa medresesi halen ortaöğretim seviyesinde eğitim vermekte. Ayrıca Bosna'ya ait bir yiyecek olan Çevapi'yi, şüphesiz en iyi yiyebileceğiniz yer Travnik. Çevapi, bir çeşit köfte. Görünüş itibari ile İnegöl köfteyi andırsa da, lezzeti itibari ile çok farklı.



SADECE YOLLARI DEĞİL, TOPLUMLARI BİRBİRİNE BAĞLAYEN YER: MOSTAR KÖPRÜSÜ

Bosna'nın güneyinde yer alan Hersek bölgesinde, iklim itibari ile Akdeniz ikilminin özellikleri görülüyor. Bu sebeple burada yazları daha sıcak, kışları daha ılıman bir hava hakim. Bosna'nın simgelerinden olan Mostar Köprüsü de burada bulunuyor. Köprü, ismini bulunduğu şehirden alıyor ve Mimar Sinan'ın talebesi Mimar Hayreddin tarafından yapılmış. Neretva Nehri üzerinde yer alan köprü, evlenme çağına gelmiş erkeklerin kendilerini ispatlamak için bu köprünün üstünden atlamasıyla da ünlü.

Köprüyü en iyi görebileceğiniz cephe, Koski Mehmet Paşa Camii'nin avlusunda yer alan alan. Bu cami, Mostar'ın en büyük ikinci camisi. Caminin içinden minareye çıkarak da Mostar Köprüsü'ne dair harika fotoğraflar çekerek o anı ölümsüzleştirebilirsiniz.



Ne yazık ki köprü de savaştan nasibini almış (1993). Hırvatların tank ve top atışlarıyla 427 yıl boyunca ayakta duran köprü yıkılmış. Köprü'nün tarihi ve mimarisinden ziyade taşıdığı manâ daha önemli. Hırvat ve Boşnak iki halkı birbirine bağlama misyonunu üstlenmiş durumda ve uzun yıllar bu misyonu layıkıyla yerine getirmiştir. UNESCO tarafından tekrar inşa ettirilmiş ve orijinal köprünün kalıntıları Neretva Nehri'nin kıyısında tutulmakta. Yeniden yapılan Mostar Köprüsü'nün yıkılmadan önceki halinden tek farkı, 99 basamaktan 93 basamağa düşürülmesi. Bu 93 basamak, köprünün 1993 yılında Hırvatlar tarafından yıkılmasını simgeliyor.

ALPERENLER TEKKESİ VE GÖNÜL DÜNYASI

Stari Most'u, yani eski köprüyü ve etrafını gezdikten sonra muhakkak ziyaret edilmesi gereken yer Blagaj (Blagay) ya da Alperenler Tekkesi. Bune Nehri'nin (Vrelo Bune) kaynak noktasında inşa edilen bu tekke, sizi başbaşka bir aleme götürebilir. Sarı Saltuk'un türbesi de burada yer alıyor.

Blagay Tekkesi'nin yanında yer alan restoranlarda en çok tüketilen şeylerden biri meşhur 'kırmızı benekli alabalık.'



OSMANLININ SINIR KARAKOLU: BOSNA'DA BİR TÜRK KÖYÜ

Hersek bölgesinde ziyaret edilesi yerlerden biri de, hiç şüphesiz Poçitel (Počitelj) Türk Köyü'dür. Köyün 1383 yılında Bosna Kralı 1. Stjepan Tvrtko tarafından inşa edildiği düşünlüyor. En önemli özelliği ise, Osmanlı döneminde Adriyatik'teki son sınır karakolu olması. Kaleye çıktığınız zaman, eşsiz bir manzara ile karşılaşacak ve buradan hiç gitmek istemeyeceksiniz.



Köye giriş yaptığınız zaman, sağlı sollu meyve ve hediyelik eşya satan teyzeler karşılayacak sizleri. Birkaç kelimelik Türkçeleriyle, gönüllerinizi çoktan fethetmiş olacaklar ve elinizde bu teyzelerden aldığınız meyvelerle aheste aheste yürüyor olacaksınız.

Bu gezinin sonunda, istemsiz bir şekilde gideceksiniz havaalanına. Ama dönüş boyunca bir dahaki ziyaretinizin tarihini planlıyor olacaksınız...