Suriyeli ailenin göz yaşartan hayatı
Ülkelerindeki iç savaştan kaçarak ailesiyle İstanbul'a yerleşen Suriyeli Ali Emin ve ailesi, yıkık bir binanın avlusuna kurduğu barakada yaşama tutunup iftar yapıyor.

Oluşturma Tarihi: 2015-06-27 16:47:36

Güncelleme Tarihi: 2015-06-27 16:47:36

Ülkelerindeki iç savaştan kaçarak ailesiyle İstanbul'a yerleşen Suriyeli Ali Emin ve ailesi, yıkık bir binanın avlusuna kurduğu barakada yaşama tutunup iftar yapıyor.

İstanbul'un tarihi semtlerinden Süleymaniye'de kentsel dönüşüm sürecinde yıkılan çok sayıda ev, iç savaştan kaçarak Türkiye'ye gelen Suriyelilere sığınak oldu.  

Mahalledeki yıkık binalarda yaşam mücadelesi veren Suriyeliler, camsız, kapısız ev bile denilemeyecek tek göz odaları, 400 liradan başlayan fiyatlarla kiralıyor. Yıkımı gerçekleşen binalardan boşalan yerlere çadırlarını kuran aileler ramazanda yoklukla mücadele ediyor.

Süleymaniye'deki bu evlerde kalanlardan biri de 60 yaşındaki verem hastası Ali Emin ve ailesi. 8 çocuk babası Emin, Suriye'deki iç savaşın başlamasından iki yıl sonra ilk olarak Şanlıurfa'ya, daha sonra çilek toplama işinde çalışmak üzere Silifke'ye geçti. Aile, çilek mevsiminin bitmesinin ardından Malatya'ya kayısı toplamaya gitti. Emin ve ailesi burada da işin sona ermesinin ardından yakınlarının ve daha önce buraya gelmiş bir oğlunun da davetiyle Süleymaniye'ye taşındı. Bir süre yakınlarının kaldıkları yıkık dökük binalarda barınan Ali Emin, Tirendaz Sokak'taki 2 katlı bir eve taşındı. 2 katlı evde Ali Emin, eşi, en küçük oğlu, evli olan 2 oğlu, gelinleri, torunları ve 2 akrabasının ailesiyle kalıyor. Ali Emin, eşi ve en küçük oğulları 12 yaşındaki Halil'le birlikte binanın avlusunda kurdukları barakada yaşıyor.

Barakanın yaklaşık 3 metrekarelik bölümünü mutfak olarak kullanan evin annesi Fatima Kahraman, iftar için hazırladığı yemekleri piknik tüpünün üzerinde pişirirken, mutfakta eşya da yok denecek kadar az. Kahraman, buzdolabı olmadığı için gıdaları komşuların buzdolabında saklıyor. Gündüz oturma odası ve gece yatak odası olarak kullanılan barakanın diğer kısmında ise yerde minderler, ufak bir televizyon ve bir kaç parça eşya dışında mobilya bulunmuyor.

Zorlu yaşam şartları ailenin bir oğlunun vereme yakalanmasına neden olurken, hastalığın bulaştığı ailenin babası Ali Emin, 500 liralık ücretini ödeyemediği için gerekli tahlilleri yaptıramıyor. Suriye'den gelenlere ücretsiz sağlık hizmeti verilmesine karşın Emin, pasaportunu yanında getirmediği için bu haktan yararlanamıyor.

Ali Emin, AA muhabirine yaptığı açıklamada, aslen Kobanili olduklarını ancak uzun yıllar önce Humus'a göç ettiklerini söyledi.

Kızı, gelinleri ve torunlarını savaştan kurtarmak için Türkiye'ye göç ettiklerini belirten Emin, evlerinden hiçbir şey alamadan Türkiye'ye geçtiklerini, bazı komşularının paralarını, altınlarını, hayvanlarını bile bırakıp kaçtığını anlattı.

Emin, "Zaten satsak da para etmezdi savaşta. Dükkanlarımız vardı. Çocuklarımız demircilik yapıyordu, berberlik yapıyordu. Herkes işinde gücündeydi. Şükür Allah'a günlük geçimimiz, yemeğimiz vardı. Mesut ve mutlu bir hayat sürüyorduk. Evimiz, arsamız, her şeyimiz vardı. Savaş hepsini aldı götürdü" dedi.

Eşinin ve kendisinin ailesinden savaşta çok kişiyi kaybettiklerini ifade eden Emin, "Eşim dayısını kaybetti. Benim 2 amcaoğlum savaşta öldürüldü. Biz savaşın başlangıcında neyin olup bittiğini anlamadık. 'Özgürlük' sloganları atılıyordu ama biz bir şey anlamıyorduk. Biz, evimizin, vatanımızın tarafındaydık. Anlaşmazlık savaşa dönüştü. Ayrışmalar başladı. Sünni ve Aleviler ayrıştı. Şimdi de Hizbullah var, DAİŞ var, başka bir çok fıkra var. Kimimiz araçla, kimimiz yaya olarak yollara düşerek Türkiye'ye geçtik" ifadelerini kullandı. 

Emin, oğlunun 'İstanbul'da iş imkanının bulunduğu ve yaşam şartlarının daha iyi olduğunu' anlatması üzerine Süleymaniye'ye taşındıklarını belirtti. 

- Harabe eve 500 lira kira

Taşındıkları eve oğulları ve akrabalarıyla 500 lira ödediklerini aktaran Emin, şunları kaydetti:

"Burada insanlar çok iyi. Türkiye hükümeti de iyi. Kimseyi zorlamıyorlar. Bize iyi davranıyorlar. Buradaki Türkler de Kürtler de çok iyi. Hepsi bize yardım ediyor. Belediye de bize yardımcı oluyor. Ama vatanımız düzelince döneceğiz. Vatan şirindir. Suriye'nin durumu gittikçe kötüye gidiyor. Ahir zamanda yaşıyoruz. Ayrımcılık oldu. Müslümanlık kayboldu. DAİŞ de 'ben Müslüman'ın diyor' ama Müslümanlar'ı kesiyor. Bu mudur Müslümanlık? Önceleri birlikte çok güzel yaşıyorduk. Vallahi herkes kardeş gibiydi. Birlikte çalışıyor, birlikte yaşıyorduk. Herkes birdi. Arap'ı da Kürt'ü de Alevisi de Sünnisi de hepsi birbirinin komşusuydu."

Ramazanın mübarek bir ay olduğunu vurgulayan Emin, "Burada orucumuzu tutuyoruz, namazımızı kılıyoruz. Ramazan güzel geçiyor. Allah ne nasip ederse bulduklarımızla iftarımızı açıyoruz. Yakınlarımız, komşularımız davet ediyor, birlikte orucumuzu açıyoruz. Ramazan her zaman, her yerde güzel ama Suriye'nin eti ve meyveleri daha tatlıydı. Onları özlüyoruz. Eşim hem bizim yöresel yemeklerimizi hem de burada öğrendiği Türk yemeklerini yapmaya çalışıyor. Nimetleri ayırmıyoruz" şeklinde konuştu. 

- "Burada da Suriye'de de ramazan güzel"

Evin annesi Fatima Kahraman, ramazan sonuna yavaş yavaş yaklaştıklarını belirterek, orucun bir şekilde geçtiğini, tüm ümmete dua ettiğini anlattı.

Türkiye'de de Suriye'de ramazanın güzel olduğunu dile getiren Kahraman, " 'Suriye'de daha güzel' desem günah olur. Ramazan her yerde güzel. Karnımızı nerede doyurursak şükür diyoruz. Suriye ve Türkiye benim için ayrı yerler değil ancak oradaki komşularımı özlüyorum. Ramazanda yaptığımız yemekleri birbirimize yollardık. Bazen onlar bizi, bazen biz onları davet ederdik. Herkes dağıldı. Kimisi buraya kimisi Beyrut'a gitti. Bu çok zoruma gidiyor. Ayrı yerlere düştük. Ramazan onlarla daha güzeldi. Burada da bunu yapmaya çalıyoruz. Bizim kaderimizde bu yazıldı. Elden bir şey gelmiyor. Herkese dua ediyorum" diye konuştu.

Fatma Kahraman, iftar saatinin yaklaşmasıyla önce barakanın oda olarak kullanılan bölümüne yer sofrası açtı. Aile ardından, yaprak sarması, dolma, Suriyeli Kürtler'in geleneksel yemeği "Şuşberek"le iftar yaptı.