'Tarihten günümüze hayat kaynağı olan Dicle Nehri'
Önder Güzelarslan, Timetürk için Dicle Nehri hakkında bir yazı kaleme aldı.

Oluşturma Tarihi: 2023-07-01 14:54:35

Güncelleme Tarihi: 2023-07-01 14:56:35

İşte Önder Güzelarslan'ın kaleme aldığı o yazı;

Geçtiğimiz aylarda kadim kültürlerin bir arada harmanlandığı birçok kez gittiğim Diyarbakır'a bir ziyaret daha gerçekleştirdim. Dicle Nehri'nin suladığı topraklar görülmeye değer yerler. Bu yazımda Diyarbakır'dan çok Dicle'yi anlatacağım. Dicle öylesine bir nehir ki akıp gittiği topraklara huzur veriyor. Diyarbakır'daki üniversitenin adı da bu nehirden alınarak Dicle Üniversitesi olarak isimlendirilmiş.

Eski Mezopotamya sınırını meydana getiren Dicle Nehri, uzunluğu Fırat'tan daha kısa olmasına rağmen suyun debisi daha çoktur. Günümüzde sulama kanalları aracılığıyla nehirden tarım arazilerinin sulanmasında istifade edilmesiyle birlikte ulaşımda da kullanılmaktadır. Orta büyüklükteki taşıtlar nehrin ağzından Bağdat'a, daha küçük boy taşıtlar ile Musul'a kadar ulaşım yapılabilmektedir. Dicle Nehri'nden ulaşım anlamında faydalanıldığı tarihî kalıntılarda da anlaşılmaktadır. Dicle kıyısında eskiden kurulmuş olan Amed (Diyarbakır), Hasankeyf, Ninova, Nemrut ve Asur şehirlerinin eski kalıntıları bunun en sağlam delilidir.

Nehrin Sümerce ismi akan su anlamına gelen İdigna veya İdigina'dır. Bu isim eski Farsçaya Tigra ve eski Yunanca Tigris olarak geçmiştir. İbranicede Hiddekel, Süryanice de Diklat olan ismi Arapça, Farsça ve modern Türkçe de Dicle olarak anılmıştır. Türkiye'de doğup birçok kolu olan ve Irak topraklarına geçip orada Fırat'la birleşerek Şattülarap'ta Basra Körfezi'ne dökülen bir nehirdir Dicle.

Dicle Nehri, Güneydoğu Toroslarda Maden Dağları kesiminde, Hazarbaba Dağı'nın güney tarafında, Yıldızhan yanındaki bir kaynaktan çıkar ve Maden ilçesinin önünden geçerek, Diyarbakır şehrinin bulunduğu lav sahanlığının doğu kesimine doğru paralel akıp gider. Elazığ'da bulunan Hazar Gölü'nden de beslenen Dicle Nehri 15.000 yıllık bir şehir olan Diyarbakır'da ayrı bir önem kazanır. Diyarbakır'ın güneyinde 8 km mesafede doğuya yönelen Dicle bundan sonra kuzeyden Toros Dağları yamaçlarından inen başlıcaları Diyarbakır havzasında doğan Anbarçayı, Kuruçay, Pamukçayı ve Hazroçayı ile gücüne güç katar. Dicle'nin Diyarbakır için anlamı çok büyüktür. Dicle Üniversitesi şehrin tepe noktasında yer almakta, bu tepeden hem Dicle'yi seyretmek hem şehre kuşbakışı yapmak ayrı bir keyiftir. Diyarbakır'dan sonra Batman ve Yanarsu ile birleşen Dicle, Mardin eşiğinden inen sel yatakları Göksu ve Savur Çayı'nı kendisine katarak Raman Dağı'nın güney eteklerinde dar boğazlardan geçer burada Botan Suyu ile birleşir ve güneye doğru yoluna devam eder.

Dicle Nehri Batman Hasankeyf de binlerce yıllık medeniyetin ve kültürel değerin bulunduğu şehri ikiye bölerek yolunu, güneye doğru Şırnak Cizre istikametine çevirir. Cizre'den Habur Suyu kavşağına kadar 40 km uzunlukta Türkiye-Suriye sınırı meydana getirir. Habur Suyu ile birleştikten sonra da Irak topraklarına girer. Dicle, Irak toprağında çöküntü çukurdan akarak, dar boğazları aşar ve Musul'a ulaşır. Musul'da yine Türkiye'den doğup Irak sınırlarına giren Büyük ve Küçük Zap sularıyla birleşir. Böylelikle de Mezopotamya ovasına inmiş olur. Medeniyetlerin beşiği Sümer, Babil, Asur, Akad ve Elam gibi çok eski tarihlere dayanan medeniyetlerin başlangıç noktası olan Mezopotamya ovasından süzülürken Bağdat yakınlarında İran'dan gelen Piyale nehri ile birleşir ve aynı zamanda da Fırat Nehrine çok yaklaşır.

Basra'nın 64 km yukarısında bulunan El-Kurna ilçesinde adeta bir hamam kurnasında Fırat Nehri ile birleşen Dicle Nehri burada Şatt'ül-Arab ismini alır. İçinden geçtiği şehrin ismini alan bu iki nehir birleştikten sonra Basra Körfezi'ne dökülür.

Dicle Nehrinin suları yaz mevsimi sonlarına doğru azalır. Nisan ayında, nehrin yukarı çığırındaki dağlarda karların erimesi ile de suları çoğalır, en yüksek seviyesine ulaşır. Dolayısıyla marttan mayısa kadar ki üç ay içinde, bütün yıl akıttığı suyun hemen hemen yarısını akıtmaktadır. Nehrin düzensiz bir rejimi vardır. Bazı yıllar da haddinden fazla taşarak birçok sel taşkınlarına sebebiyet vererek çeşitli zararlara yol açmaktadır. Bu zararlarını önlemek maksadıyla Dicle'nin Mezopotamya'da kalan kıyılarına daha M.Ö. 3000 yıllarında çeşitli setler yapılmıştır. Bu setler suların taşmasını önlediği gibi ekilen arazilerin yazın sulanmasını da sağlamaktadır. Sel taşkınları setlere rağmen devam etmiş bu nedenle de Nehrin belirli bölgelerine barajlar yapılmıştır. 1939 yılında Kut Barajı, 1958 yılında Samarra ve 1961 yılında da Dokham Barajı yapılmıştır.

Toplam uzunluğu 1900 km olan Dicle Nehri'nin ülkemiz topraklarında kalan bölümünün uzunluğu 523 km'dir. Tarihte özellikle Orta Çağ medeniyetine büyük değer katan Nil, Fırat gibi 3 nehirden biri olan Dicle hem çorak topraklara hayat vermiş hem de taşımacılık faaliyetleri ile birçok ürünün bölgeler arasında el değiştirmesine katkıda bulunarak geçtiği yerlere adeta hayat kaynağı olmuştur.