Türk geleneğinde aile anlayışı
Günümüzdeki erkek ile kadın arasında fizikî kuvvet farkı, eskiden pek görülmüyordu. Bu fark, bugün doğuştan olmaktan ziyade çevrenin etkisi ile meydana gelmiş bir durumdur

Oluşturma Tarihi: 2020-06-21 10:21:26

Güncelleme Tarihi: 2020-06-21 10:21:26

Aile, Türk toplumunun ve Türk devletinin çekirdeğini ve temelini oluşturuyor ve kan akrabalığına dayanıyordu. Türk ailesi, birlik ve dayanışma içinde yaşıyordu. Türk ailesinde otorite babanın şahsında toplanmaktaydı ve ailenin reisi baba idi.
Özellikle erkek evlâtların yetişmesi ve ailenin faaliyetlerine katılması, babanın yükünü büyük ölçüde hafifletiyordu. Türklerdeki “Tay yetişirse at dinlenir, oğul yetişirse baba dinlenir" atasözü bu anlayışı yansıtmaktadır. Bu bakımdan, Türklerde erkek evlâda büyük önem ve değer verilmekteydi.

Kadının da söz hakkı bulunurdu

Türk ailesinde, babanın yanında annenin de söz hakkı vardı. O, her şeyden önce erkeğin "evdeş”i yani ev arkadaşı idi. Başta ev olmak üzere ailenin bütün maddî varlığı, eşlerin ortak malı idi. Ailenin her türlü faaliyetinde de iş bölümü anlayışı hâkimdi. Meselâ, erkek evlâdı yetiştirmek babanın, kız evlâdı yetiştirmek de annenin görevi idi. Türklerde "babasız oğul, anasız kız" bakımsız sayılırdı.

Eşler arasındaki iş bölümünde kadına büyük ölçüde ev işleri düşmekteydi. Meselâ, yemek pişirmek, çocuklara bakmak, koyunları sağmak, sütten elde edilen yiyecekleri hazırlamak, dikiş dikmek, keçe yapmak, kumaş dokumak, "yurd”u (çadır) kurup sökmek ve bazen kocasının atını eyerlemek hep kadının işiydi. Bütün bu işlerde anneye kız çocukları yardım etmekteydi.

Günümüzdeki erkek ile kadın arasında fizikî kuvvet farkı, eskiden pek görülmüyordu. Bu fark, bugün doğuştan olmaktan ziyade çevrenin etkisi ile meydana gelmiş bir durumdur. Özellikle eski Türk kadını kuvvet, tahammül, gayret, azim, cesaret bakımından erkeğin hemen hemen bir eşiydi
Türk kadını, namus ve iffetine son derece düşkündü. O, daima namus, iffet ve güzelliği ile yabancı seyyahların dikkatini çekmiştir. Kendi toplumu içinde ise, “altun özük”, “ertini özük”, "arik”, “silig” (namuslu, temiz, bedeni inci gibi kadın ve kız) gibi güzel sıfatlarla anılmaktaydı.

Çekirdek aile tipi

Eski Türk ailesi, bugün olduğu gibi, “küçük aile", yani “çekirdek aile" tipindeydi. "Evlenmek” ve “evlendirmek” kelimeleri bu durumu açıkça göstermektedir. “Evlenmek”, yeni bir ev sahibi olmak, daha doğrusu yeni bir aile kurmak anlamına geliyordu. Her baba, yetişen oğullarını evlendirmek suretiyle onların da müstakil bir aile haline gelmelerini sağlamaktaydı.

Öte yandan, eski Türk toplumunda tek eşle evlilik hâkimdi . Bazen erken ölen kardeşlerin dul kalan eşleri, diğer kardeşler ve akraba erkeklerden biri tarafından ikinci bir eş olarak alınmaktaydı. Bu davranışın temelinde, aile ve malın parçalanmaması fikri ile himaye ve destek anlayışı yatmaktaydı.