İşte o yazı:
Ülkenin ulusal çıkarlarını ilgilendiren ekonomik, siyasi ve kültürel meselelerde siyasetçilere değil de eski mankenlerin görüşüne kulak veriliyor ve günlerce tartışılıyorsa düşünmek gerek.
İktidar ve muhalefetteki siyasetçilerin eylem ve söylemleri magazin figürlerinin hareketleri kadar dikkat çekmiyorsa düşünmek gerek.
Avrupa Birliği üyeliği, Kıbrıs ve terör sorunu meclis kürsüsünden seslenen milletvekillerinin çağrılarıyla değil de popçuların bakış açılarıyla değerlendirilmeye çalışılıyorsa düşünmek gerek.
Sırf muhalefet olsun diye toplum yararına yapılanların önü kesiliyorsa,
Muhalefeti susturmak için topyekun siyasi karalamalar yapılıyorsa,
Olmamış birşey olmuş, yaşanmamış birşey yaşanmış gibi gösteriliyor ve
Milli duyarlılığın filizlenmesi budanıyorsa.....yeniden düşünmek gerek.
Televizyonlarda bir dizinin tutması için senaryosunun mutlaka "çarpık bir ilişkiye ya da vurdu-kırdıya" dayanması şartsa;
Radyolarda programların dinleyici kazanması için "geyik muhabbeti ve belden aşağı esprilerin" olması kaçınılmazsa düşünmek gerek..
Hemen her hafta "Kim Milyoner Olmak İster'de bir üniversitelinin takılıp kaldığı basit soralara" şahit oluyorsak
Hemen her gün "Türkiye'nin başkentinin İstanbul olduğunu söyleyen liselilerin cahilliğine" kızıyorsak
Hemen her dakika "Facebook, Instagram ve TikTok'ta vatan-millet edebiyatıyla milletle kafa bulanlarla" uğraşıyosak düşünmek gerek...
Televizyonlarda "Hava durumu" radyolarda "Yol durumu" dışında aklı başında bir tek programa rastlanmıyorsa,
En küçüğünden en büyüğüne Türk toplumu sanal medyaya mahkum olmuşsa düşünmek gerek.
Kısacası; "Düşünen" bir gençlik", "Düşünceye sevk eden bir sistem" kurgulamak için düşünmek gerek.
Popçusundan topçusuna; magazincisinden mankenine... tüm toplumun duygu his ve düşünceleri elbette olmalı ve olmak da zorunda. Toplumsal hissiyatlara kulak veren yönetimler ancak ileriye dönük adımlar atabilirler.
Lakin; milli birlik duygusunu perçinleyen tüm eylemlerde ortak hareket şart.
Ülkenin zararına gelişen tablolarda direnç göstermek ise herkesin hakkı.
Bu hissiyata sahip olabilmek için de "gençlerin, geleceğin sahiplenilmesi, kazanılması" ön şart.
Türk toplumu "sosyal medya"da önemli bir sınav veriyor.
Tüm bilgi kirliliğine
Tüm gayri ahlaki uygulamalara
Tüm kin ve nefret söylemlerine
Tüm boş ve gereksiz kişilere
karşı verilen bir sınav.....
Ya bu "SOSYAL" medyanın nitelikli haber ağına
Ya da onun " zehirli SOS, hayvanların önüne konan YAL"ına takılıp kalacağız