Lokum isminin, Arapça rahat-ı hulkum yani “boğaza rahatlık veren” anlamına geldiği düşünülüyor.
Libya, Tunus ve Suudi Arabistan'da halqum olarak biliniyor. Bosna'da "rahat lokum" ve Yunanca telaffuzu loukoumi. Kıbrıs'ta ise Kıbrıs Lokumu olarak satılmakta. Pers İmparatorluğu'nda M.Ö 226 ve 652 yılları arasında hüküm süren Sasanilerin sıkça tükettiği tatlı abhisa, kesin olmamakla birlikte lokumun kökeni olarak bilinmekte.
Birinci Abdülhamit'in önerisiyle
Lokumun yumuşak bir tatlı olmasının nedeni, padişahların, özellikle de I. Abdülhamit'in istekleri. Muhittin Hacı Bekir isimli bir tatlı ustasının I. Abdülhamit'in bu isteği üzerine pekmez yerine rafine şeker kullanarak hazırladığı yumuşak lokum, günümüzdeki Türk lokumunun ilk örneği. Aynı tatlı ustası, Türk lokumunu 18. yüzyılda Avrupa'ya da tanıtmıştır.
Avrupa'da ise bir İngiliz gezgin aracılığıyla "Turkish Delight" adıyla 18. yüzyılda tanınmaya başlandı.
Kastamonu'dan İstanbul Bahçekapı'ya
Kastamonu'nun Araç ilçesinden İstanbul'a gelerek 1777 yılında Bahçekapı Semti'nde açtığı küçük şekerci dükkanında, lokum, akide vb. şekerlemeleri bizzat imal edip satmaya başlayan ve daha sonra 1817-1820 yılları arasında hac görevini yerine getirmesiyle Hacı Bekir olarak anılan Şekerci Hacı Bekir Efendi, bugün dört farklı asır ve beş kıtada etkin.
"Kelle şekerinden" günümüze
Türkiye'de 16. yy'da başlayan şekerleme imalatında tatlandırıcı olarak bal ile pekmez, su bağlayıcı, doku yapıcı olarak da un kullanılmaktaydı. 19. yy başlarında Avrupa'da kurulan rafinerilerde üretilen şekerin, o günlerin ismiyle "Kelle şekeri" olarak Türkiye'ye gelmesiyle, Şekerci Hacı Bekir, bu şekeri havanlarda dövüp eriterek, gül, tarçın, sakız, portakal limon ilavesi ile farklı tat ve renklerde akideler üretmeye başladı.
Ayrıca 1811'de Alman bilim adamı Constantin Kirchhoff tarafından bulunan nişastayı un yerine kullanarak, şeker ve nişasta bileşimi ile bugün sofralarımızdaki yeri doldurulamayan, yabancı dünyanın kıvamını, tadını taklit edemediği lokumu yarattı, üretim ve terbiyeciliğini gerçekleştirdi.
Narnia Günlükleri'nde "gündem oldu"
C.S. Lewis'in dünyaca ünlü fantastik serisi Narnia Günlükleri'nde Türk lokumuna yer verilmesi de bir dönem gündem oldu. Hatta Türk lokumuna yer verilmesi uzmanları harekete geçirdi.
Serinin ilk kitabı Aslan, Cadı ve Dolap'ı okuyanların hatırlayacağı üzere; Edmund Pevensie adlı karakter kız kardeşi Lucy'nin ardından büyülü dolaba girdiğinde kendini karlarla kaplı, büyülü bir diyar olan Narnia'ya ışınlanmış bulur. Ve burada daha sonra “Beyaz Cadı” Buzlar Kraliçesi Jadis'le karşılaşır. Edmund'un Beyaz Cadı'dan istediği ilk şeyse Türk lokumu olur. Hatta lokum yiyebilmek için kardeşlerini (bir anlamda da ruhunu) satmaya bile hazırdır..."
Kitabın yazarının Türk geleneklerini yakından bildiğini belirten yazılar kaleme alınırken yazarın Türk lokumunun tadına bakarak böyle bir fikre kapıldığını söyleyenler de oldu.
Nasıl yapılıyor?
Ünlü aşçıların geliştirdiği lokum tüm Avrupa'da Türk Lokumu ismiyle tanınmış ve beğeni toplamıştır. Yurt dışında “Turkish Delight” ismiyle bilinen lokumun, dünyanın dört bir yanında bilinen hak edilmiş bir ünü vardır.Lokum, su, nişasta ve şekerden yapılan bir tatlı. Gül suyu, nar suyu gibi tat ve koku veren aromaların eklenmesiyle lokumun çeşidi belirlenir.
Pişirildikten sonra bir süre dinlendirilen ve sonrasında küçük parçalara bölünen lokumlar pudra şekeri veya Hindistan cevizine bulanarak servise hazır hale getirilir.
Çeşit ve sunumları
Aromalı lokumlar arasında güllü, limonlu, naneli, narlı, Hindistan cevizli çeşitler sayılabilir. Kaymaklı lokum, çifte kavrulmuş lokum, fıstıklı ve cevizli lokum gibi çeşitler de en çok tüketilen lokumlar arasında bulunur.
Türk mutfak kültürünün önemli bir değeri olan lokum, bayramlarda misafirlere tutulur. Lokumların servis edilmesi için kullanılan kristal ya da cam lokumluklar, incecik Çeşm-i-Bülbüller de lokum servisinin değişmezi.
Sağlık açısından faydalı mı?
Lokum, bademcik iltihabının azalmasına yardımcı olur.İçeriğindeki karbonhidrat ile böbrek hastaları için yararlı.Çıban ve yaralar için muhteşem bir iyileştirici.Her şeyin fazlası zararlı olduğu gibi lokumun da fazlası zarardır. Sağlıklı ve doğal bir besin olan lokumun içerisinde karbonhidrat, nişasta ve şeker bulunur. Fazla lokum tüketimi vücudun bu bileşenleri sindiremeyerek karaciğerde yağa dönüştürmesi ile sonuçlanır. Bu da kilo alınması anlamına gelmektedir. Bu yüzden çok fazla lokum tüketilmemelidir.
Türkiye'de bölgesel lokum türleri
Afyon lokumu
Lokumun en önemli ham maddesi olan şekerin, bölgenin kendine has iklim ve toprak yapısından dolayı şekerin hammaddesi olan şeker pancarının bölgede fazlaca üretilmesi yöre halkını lokum imalatına yönlendirmiştir. Özel geleneksel tadı için gerçek bir ustalık ve üretim proseslerinin her aşamasında yerel usuller gerektiren, özde şeker, su, doğal mısır nişastası ve limon tuzu kitlesi gerektiğinde ve tercih edildiğinde çeşni maddeleri, kuru ve/veya kurutulmuş meyveler ve benzeri maddelerin ilavesiyle yöresel tekniğine uygun olarak hazırlanır. Küçük küp veya dikdörtgen şeklinde kesilen, tercihen üzerine Hindistan cevizi, Antep fıstığı vb. talaşı veya pudra şekeri sıvanan, kendine özgün tada ve kokuya sahiptir. Yüksek besin değerli, oldukça lezzetlidir. Afyon Lokumu'nun bu kadar nam salmasının ve tercih edilmesinin ana sebebi ise Afyon lokumunun diğer lokumlara kıyasla, daha az şekerli; bundan dolayı da çok hafif olası eskilerin tabiri ile yedikçe içini baymamasıdır.
Safranbolu Lokumu
Şeker(sakkaroz), su, nişasta ve sitrik asit ile içine çeşitli malzemeler eklenerek de yapılıyor.Uzun yıllardır Safranbolu ile anılan ve Safranbolu'ya özgü bir lokum, kesim yüzeyinde parlak bir görünüme sahip, ısırıldığında dişe ve çiğnendiğinde damağa yapışmaZ, tüketiminde ağızda ve genizde çiğ nişasta tadı bırakmayan ve yanma hissi oluşturmaZ, iki parmak arasında sıkıştırıldığında ise elastiki yapıdadır
Osmaneli Ayva Lokumu
Haşlanarak püre haline getirilen ayvalarla üretilen meyveli lokum. Ağıza alındığında, ayva meyvesinin pürede pütürlü yapısı ve ayvanın yoğun aroması nedeniyle, lokumda meyve parçaları varmış gibi hissedilir. Jel görüntüsü düşük, parlaklığı az ve mat-kahverenginde olup dış kısmı hindistan cevizi ile kaplı. Osmaneli ilçesinin, tarih boyunca önemli bir ayva üretim merkezi olmasının da katkısıyla coğrafi sınır ile ün bağı oluşmuştur.