Yeni Şafak Gazetesi yazarı Ali Bayramoğlu, bugünkü "Siyaset dışı muhaliflik..." başlıklı yazısında Kürt meselesinden Alevi meselesine, iç tartışmalardan dış politikaya kadar, yapılan bütün eleştiri ve tartışmaların siyasi iktidar endeksli olduğunu söyledi. Türkiye'de sorunları arka arkaya dizin... Her bir meselenin seyrinin, tartışma biçiminin, tartışma çerçevesinin siyasi iktidara endeksli olduğunu görürsünüz, ifadelerini kullanan Bayramoğlu, "Bunun nedeni temel olarak siyasi iktidar takıntısı merkezli analiz ve pozisyonlar geleneğidir. Bugün iyice azmış olan bu “takıntı” farklı meseleleri okuma, anlama, çözme istikametinde düşünmelerinin tüm kapılarını kapamış bulunuyor" dedi.
İşte Ali Bayramoğlu'nun yazısından bir bölüm:
Aşırı siyasallaşma, kutuplaşma ve kavga halleri, tüm tartışmaları araçsallaştırır.
Türkiye'de bugün siyasi, toplumsal, kültürel, dış politikaya ilişkin birçok meselenin siyasi iktidara zararı ya da faydası çerçevesinde ele alınması, her yeni girdi ya da durumun olumlu veya olumsuz tek partiye, hatta tek siyasi kişiye işaret edilerek açıklanması buna bir örnek.
Öneri, fark, umut, alternatif taşımayan itiraz ve genel değerler üzerine kurulu, bir kaba muhaliflik halini besliyor.
Bu siyasallaşma aslında bir anlamda siyaseten oyundan düşmenin de aracı oluyor. Kısır muhalefetin daha da kısırlaşmasına, siyaset dışına çıkmasına, siyaset dışında seyretmesine yol açıyor.
Türkiye'de sorunları arka arkaya dizin...
Her bir meselenin seyrinin, tartışma biçiminin, tartışma çerçevesinin siyasi iktidara endeksli olduğunu görürsünüz.
Ne devrede sorunun özünün tartışılması vardır, ne farklı siyasi fikir ve öneriler…
Muhalefet ve muhalefetin farklı sorun sahipleri arasında bağ kuran, anlam üreten işlevi hemen hemen hiç yoktur...
Kürt sorunu öyledir, Alevi meselesi böyledir, dış politika böyledir.
Muhalif siyasi partiler, hatta muhalif aydınlar, değişime, sorunların çözümüne ilişkin mutlak bir inançsızlık içinde siyasallaşırlar.
Bunun nedeni temel olarak siyasi iktidar takıntısı merkezli analiz ve pozisyonlar geleneğidir. Bugün iyice azmış olan bu “takıntı” farklı meseleleri okuma, anlama, çözme istikametinde düşünmelerinin tüm kapılarını kapamış bulunuyor.
Çözüm sürecinin kimi muhalif çevrelerde tartışılma biçimi buna açık bir örnekti...
Bu tartışma biçimi Kürt sorununu AK Parti'nin çözemeyeceği iddiası üzerine oturuyordu. AK Parti'ye yönelik eleştirilerle Kürt sorunundaki olumsuz beklentileri iç içe sokma eğilimi, “zorunluluklar, durum ve karşılaşmalar, etkileşimlerle fiilen genişleyen hak alanı gerçeği”ni unutan bir köktenci bakış açısı, bir tür yeni pozitivizm kokusu Türkiye'yi iki yıl boyunca muhalif kimi koridorlarda çok yaygındı.
YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ!!!