Yakup Köse, uzun uzun Kemal Sunal'ın Habam Sınıfı filmindeki sahnesini anlattıktan sonra, bu yazıdan başka bir anlam çıkarmayın diyor. Yakup Köse, bu yazıyı televizyon kanallarının bayram boyunca Kemal Sunal filmi göstermesine tepki olarak yazmış.
İşte o yazı:
Tamamı erkek talebeden oluşan Hababam sınıfına, para düşkünü okul sahibi dört kız talebe alır. Düzenlerinin bozulduğunu düşünen erkek talebeler kızları bezdirip sınıftan kaçırtmak için çeşitli planlar yapar. Bu planları önceden öğrenip tedbir almak isteyen kız talebeler erkek talebeler arasında ajan arayışına girer. Arkadaşlarına hainlik yapacak casusta kızlar şu özellikleri arar:
1- Salak olmalı
2- Kaypak olmalı
3- Menfaatçi olmalı
4- Kalleş olmalı
5- Kadınlara zaafı olmalı
6- Hain olmalı, arkadaşlarını satabilmeli!
Kız talebelerden Ayşe (Ayşen Gruda) gözüne kestirdiği İnek Şaban'ı (Kemal Sunal) bir kuytuda tavlar! Cilveyle yaklaştığı İnek Şaban'a direk "Bizim ajanımız ol" demez; ilk önce kendisini ne kadar beğendiğini söyler. Bu iltifatla, özünü bulunmaz Hint kumaşı gören İnek Şaban'nın vücudundaki bütün yaylar gevşer. Artık ruhunu ve bedenini hizmete açmıştır! Ayşe acele etmez, diyalektiği işletir; cilveden sonra ikinci aşamada mağduriyet edebiyatı yapar. Erkekler onlara kötülük yapmaktadır, bu kötülükleri onlara önceden haber verecek bir 'kahramana' ihtiyaçları vardır. Ayşe cilveyle karışık ilk emri verir:
- Kötülükleri haber vereceksin, tamam mı! "Öyle mi yapacağım" der İnek Şaban, kaypak kaypak gülerek ve Ayşe'den o vurucu cümle gelir:
- "Seven ne yapmaz ki!"
Artık İnek Şaban'a bir sevda bahşedilmiştir; sevdası için arkadaşlarını satacaktır. Hatta kendi ifadesiyle babasını bile satabilir, satar da seven ne yapmaz ki!..
Erkek talebeler kızlarla ilgili planlarının sürekli akamete uğramasından işkillenirler. Aralarında ajan olduğundan kuşkuları yoktur. İnek Şaban ise yaptığının hainlik olduğunun farkındadır lâkin o bunu sevdası için yapmaktadır. Çünkü ona "Seven ne yapmaz ki!" denmiştir; kimse "bize ajan ol, arkadaşlarına hainlik yap" dememiştir. Ona bir 'sevda' verilmiş ve o 'sevda' uğruna her şeyi yapmanın mubah olduğuna inandırılmıştır. İnek Şaban eliyle kendini göstererek arkadaşlarını sık sık "Dikkat edin, aranızda ajan olabilir" diyerek uyarmıştır ama arkadaşları İnek Şaban'ın her zamanki salaklığına verip bu sözüne gülüp geçmişlerdir. İnek Şaban daha ne yapsın!..
Arkadaşları bir süre sonra hainin İnek Şaban olduğuna kani oldular ama ispat gerekir. Sınıf olarak gittikleri izci kampında kızların çadırına mikrofon yerleştirirler. Hep ajanlar mikrofon yerleştirecek değil ya! Tabi o zaman teknoloji gelişmediğinden casus kameralar yok. İnek Şaban arkadaşları tarafından, casusluk tâbiriyle "yemlenir". Duyduklarını hemen 'sevda'sına ulaştırmak isteyen İnek Şaban kızların çadırına girdiğinde etrafı sarılmıştır. Arkadaşlarını nasıl sattığına, mikrofon vasıtasıyla ormandaki tüm mahlukat şahit olmuştur. İnek Şaban suçüstü yapılmıştır.
Hemen mahkeme kurulur. Suç sabittir. Mahkeme ilk önce İnek Şaban'a casusluk yaptırtan Ayşe'ye söz verir. İnek Şaban Ayşe'nin kendisini kurtaracağından emindir ama Ayşe... Ayşe, İnek Şaban'a hiç acımaz:
- Bizim bu davayla hiçbir ilgimiz yok. Şaban bize geldi, "Ben arkadaşlarımı hiç sevmem, hepsi ölsün, gebersin" dedi. Sırlarınızı bize taşıdı.
Bu sözler karşısında satılmışlığı yaşayan İnek Şaban, ağlayarak mahkemede şunları söyler:
- "Ben masumum. Bu hazin bir aşk hikâyesidir. Beni iğfal ettiler... Ben bir şehvet kurbanıyım..." der fakat cezadan kurtulamaz!
***
Türk televizyonlarında bayramda adet haline gelen 24 saat Kemal Sunal filimi gösterme adetine ben de köşemden yazıyla katılayım dedim. Lütfen başka manalar çıkarmayın!..
Bu vesileyle, bayramınızı tebrik ederim efendim!