Kariyerinizde kısa sürede büyük bir ivme kattetiniz, Türkiye'nin hızla yükselen spikerleri arasında yer alıyorsunuz, bizlere kendinizi daha detaylı anlatırmısınız? Spikerliğe nasıl başladınız? Şimdiye kadar hangi projelerde yer aldınız?
Medya sektöründe yaklaşık 2 buçuk yıldır Haber Spikeri ve Haberci olarak yer alıyorum. Aslında ihtisas olarak Sabancı Üniversitesi Ekonomi bölümü mezunuyum, liseyi ise Üsküdar Amerikan Lisesi'nde okudum. Çok farklı bir kariyer rotasındayken, risk alıp hayallerimin peşinden giderek Haber spikerliğine başladım. İşimi çok severek, özveriyle ve emekle yapıyorum, sanırım bu yüzden kısa zamanda çok güzel projelerde yer alma şansı elde ettim. Haber spikerliği hep hayalimdi, üniversitede farklı bir bölümde okuduğum için ilk olarak bu alanda eğitim alarak işe başladım. Bir mesleği yapacaksanız onu layığıyla ve hakkıyla icra etmeniz gerektiğine inananlardanım. Çok değerli hocam ATV Ana Haber Spikeri Cem Öğretir'in de ders verdiği İletişim Akademisi'nde spikerlik eğitimimi aldım, ardından MEB sınavlarını geçmemle kariyerimi bu doğrultuda şekillendirdim. İlk olarak Show TV&Show Turk bünyesindeki bir sektörel programla ekranlara adım attım. Daha sonra Woman TV'de hem hazırlayıp hem sunduğum “Dünya Raporu” adlı programım geldi. Tamamen dış haberlerden oluşan tüm içeriğini kendimin ürettiği bu projeyle sektördeki ilk ödülümü de aldım. “Dünya Raporu” o sene “Best of Turkey Awards” tarafından ‘Yılın En Başarılı Dünya Haberleri Programı Ödülü'ne layık görüldü. Aynı sene Teknofest Karadeniz'de festivalin ana sponsorlarından Canik markasının sunuculuğunu yaptım. Sonrasında BBN Turk'te Ekonomi programım başladı. Haftaiçi her gün, canlı yayında ekonomi programı yapmak bir hayli çalışmamı gerektiren ama aynı zamanda da beni fazlasıyla geliştiren bir projeydi. Ardından birçok kişinin beni tanıdığı TV 100 ekranlarındaki “Gün Uyanıyor” programının spikerliği geldi. Her sabah 06:00-09:30 arası güne izleyicilerimizin karşısında başlamak muhteşem ve eşsiz bir deneyimdi. Çok güzel geri dönüşler aldım, seyircinin ilgisi ve sevgisi beklentilerimin çok üstünde oldu. TV 100'deki performansımla ise sektördeki ikinci ödülümü aldım. MBA Okulları tarafından düzenlenen Sihirli Medya Ödülleri'nde “Yılın En İyi Çıkış Yapan Haber Spikeri” ödülüne layık görüldüm. “Gün Uyanıyor” tam anlamıyla benim için dönüm noktası olan bir işti. Sonra ise BengüTürk TV'de haber bülteninde spikerlik yaptım. Çok daha siyasi ve ciddi bir atmosfere sahip bir işti. Son olarak TRT World Forum gibi mesleki platformlarda daha uluslararası bir kitleye hitap eden forum ve zirvelerde bulundum. Peş peşe çok güzel ve kaliteli işlerde yer alma imkanım oldu, fakat daha yolun başındayım.
Yeni kanalınızı ve projenizi merakla bekliyoruz, biraz ipucu alabilirmiyiz?
(Gülüyor) Biraz sabır, doğru zamanda tüm detaylarıyla bilginiz olacak zaten…
Son dönemlerde TRT World Forum, Stratcom Summit, TRT World Citizen Awards gibi etkinliklerde sizi gördük, bu tür zirve ve konferansların ülkemiz için önemi nedir? Konferaslardaki gözlemleriniz nelerdir?
Türkiye küresel ölçekte yükselen bir güç, bunu medya dahil siyaset, diplomasi, sanat, kültür her alanda apaçık görebiliyoruz. Türkiye'nin tutumu, medya organlarının yaptığı haberler, Türk kanallarının küresel hadiselerde sergilediği duruş politik olayların gidişatında belirleyici bir görev üstleniyor.Ülkemizin yıllardır PKK/YPG gibi terör örgütleriyle verdiği mücadele, en son Gazze'deki savaş, ülkemizde ve dünyada yaşanan olayları sadece yerel değil, küresel ölçekte de daha güçlü bir şekilde duyurmamızı bize misyon kılıyor. Haber spikerleri olarak sadece haberleri sunduğumuza inanmıyorum, çok daha ötesinde, o haberler bizim aklımıza, yüreğimize, ruhumuza da işliyor, bu da bizlere bir sorumluluk doğuruyor. Şehit haberleri verdikten sonra terörün bitmesi için de sesinizi yükseltmek, günümüzde medeniyetin, teknolojinin, bilimin bu denli geliştiği bir çağda hala insan hakları açıkça çiğnenebiliyor, soykırımlar yapılabiliyorken bu gerçekleri cesurca duyurmayı gerektiriyor. Türkiye'nin Anadou Ajansı, TRT gibi kurumları yaptıkları habercilikle savaşların seyrini değiştirebilecek, uluslararası platformda kanıt niteliğinde sunulacak işlere imza atıyor. Aynı şekilde Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı bünyesindeki Dezenformasyonla Mücadele Merkezi doğru ve gerçek haberlerin yayılması, yanlış ve provokatif içerikli haberlerin önlenmesi hususunda çok etkin ve örnek bir iş çıkarıyor.Bulunduğumuz çağda medya ve habercilik çok büyük bir güç ve silah, medya mensupları olarak dezenformasyon, doğru bilgi aktarımı, güvenilir yayıncılık konularında her birimize büyük görevler düşüyor. TRT World Forum, Stratcom Summit, TRT World Citizen Awards gibi konferanslar uluslararası liderler, siyasetçiler, akademisyenler, gazeteciler ve alanında önemli isimleri biraraya getirerek esasen Türkiye'nin ve dünyanın vicdani sesini daha güçlü ve daha büyük alanlara duyurma imkanı sunuyor. Bu platformlarla dünya hadiselerini ve politik olayları farklı bakış açıları, hikayeler ve perspektiflerle değerlendirme, yorumlama ve fikir alışverişinde bulunma şansımız oluyor. İletişim Başkanlığı ve TRT bünyesinde düzenlenen bu etkinlikleri medya mensupları ve basın yayın organları için son derece verimli, yararlı ve ilham verici konferanslar olarak görüyorum. Savaşların, kaosların, krizlerin ortasında geleceğe dair daha iyi bir dünya inşa etmek adına umut veriyor ve öncülük ediyor.
Peki bulunduğunuz sektörü nasıl değerlendiriyorsunuz? Mesleğinizi yaparken ne gibi zorluklarla karşılaştınız ve nasıl üstesinden geldiniz?
Gerçekten çok zor ve mücadele gerektiren bir sektör olduğunu söyleyebilirim. Fakat ben her zaman zoru seven ve mücadeleci biri olduğum için, aynı zamanda da mesleğimi çok isteyerek ve severek yaptığımdan tüm bunlar beni hiçbir zaman yormadı. Haber spikerliğini eğer layığıyla yapmayı hedefliyorsanız, her konuda, tarihten siyasete, ekonomiden sanata bilgi sahibi olmanızı ve kendinizi çok iyi yetiştirmenizi gerektiriyor. Sürekli inovatif, güncel, gelişime açık olmanız çok önemli çünkü gündem sürekli değişiyor. Canlı yayınlar, son dakikalar, konuklara doğru zamanda doğru sorular yöneltmek tüm bunlar diksiyon eğitiminden çok daha fazlasını gerektirmekte. Araştırmak, öğrenmek, okumak, gündemi çok iyi takip etmek bunlar spikerliğin olmazsa olmazları. Mesela uzman bir konuk aldığınızda eğer konu hakkında bilgi sahibi değilseniz yeterince iyi bir soru yöneltemiz mümkün değil, bu bir şekilde ekranda anlaşılıyor. Sunduğunuz haber hakkında da aynı şekilde mutlaka bilgi sahibi olmanız lazım, çünkü canlı yayında her türlü aksilik olabilir, prompter bozulabilir, teknik bir sıkıntı yaşanabilir tüm bu kriz ve süreçleri soğukkanlılıkla yönetmeniz, her zaman yayına en iyi şekilde hazırlanmış olmanız gerekiyor.
Son derece akıcı ve aksanlı bir İngilizceniz olduğunu biliyoruz, habercilikte yabancı diliniz size ne gibi avantajlar sağladı? Nasıl yabancı dilinizi bu kadar ilerlettiniz?
İngilizcem ilkokuldan beri aldığım yabancı dil ağırlıklı eğitimden kaynaklanıyor. Özellikle Üsküdar Amerikan Lisesi'nde tüm derslerimi İngilizce ve yabancı öğretmenlerden görüyorduk , üniversitede de bölümümü İngilizce okuduğum, yurtdışına da sıklıkla gittiğim için yabancı dilimi ileri seviyede korudum. Habercilikte öncelikle İngilizce röportajlar yapmak, her alanda dünyanın önde gelen isimlerine erişim ve iletişim imkanı sunmasıyla yabancı dilim birçok avantaj sağlıyor. Yine dünyada yaşanan olayları ve gelişmeleri dünya basınından birincil olarak takip edebilmeyi, herhangi bir konuda yurtdışı kaynaklarında literatür taraması yapabilmeyi, onları ana kaynak halleriye okuyabilmeyi bana sağlıyor. Şunu da belirtmek isterim ana dilimiz Türkçe'mizi korumamız, en iyi şekillde öğrenmemiz ve yaygınlaştırmamız gerektiğini düşünüyorum, önceliğimiz her zaman Türkçe olmalı. Bulunduğumuz konjonktürde kelebek etkisi gibi dünyanın herhangi bir yerindeki küçük bir hadise etrafındaki birçok yeri doğrudan etkileyebiliyor. Bu yüzden hiçbir olaya küçük ölçekte bakamayacağımız global bir dönemdeyiz. Bilgiye erişim o kadar hızlı ve kolay ki, dünyayla aynı dilden konuşmamızı gerektiren durumlar yaratıyor. Doğru bilgiyi ve fikirleri daha büyük platformlara ve daha çok insanara ulaştırmamız lazım, bu noktada da İngilizce çok önemli bir araç. Nitekim İngilizce röportajlar yapmak, Türkiye'deki haberleri, olayları, Türkiye'nin menfaatlerini, kültürünü dünyaya duyurmak haber spikerliğine başladığım ilk günden beri ilerisi için aklımda olan bir hedefti.
Hep meslek hayatınızdan konuştuk, güzelliğiniz ve duruşunuzla da gerçekten hem hayranlık uyandırıyor hem tüm gözleri üzerinize çekiyorsunuz. Yorumlarda hep Türkiye'nin en güzel spikerleri arasında gösteriliyorsunuz. Güzelliğinizi ve formunuzu nasıl koruyorsunuz?
Çok teşekkür ederim, bu tür yorumlar tabiiki herkesin hoşuna gider. Kameralar önünde ve görselliğe dayalı bir iş yaptığımız için dış görünüşle alakalı iltifatlar sıkça gelebiliyor. Fakat günün sonunda seyircinin kalbine dokunabilmenin, sıcak bir bağ kurabilmenin o güzelliği koruduğunu düşünüyorum. Güzelliğin de birçok anlamda bir bütün olduğuna, karakteriniz, ruhunuz, duruşunuzla bunları tamamlayabiliyorsanız bir manası olduğuna inanıyorum. Ben hep bakımlı ve kendine özenen biri olmuşumdur. İyi hissetmek, hem içeriden iyi olmak, hem de dışarıdan iyi görünmekle başlıyor aslında. Formum konusunda yediklerime çok dikkat ediyorum, yıllardır tek veya iki öğün olarak beslenirim, hep sağlıklı bir beslenme düzenim vardır. Sadece tatlı konusunda biraz zaafım var, o konuda bazen esneklik yapabiliyorum. Düzenli spor yapıyorum, yürüyüş, pilates, hamak yogası çok severim. Golf ve at binmek de sevdiğim sporlar arasında. Bir de özellikle kozmetik konusunda doğal ürünleri tercih ediyorum ve öncelik veriyorum.
Karakter özellikleriniz neler? Kişisel hayatınızda ve iş hayatında nasıl birisiniz? En sevdiğiniz ve sevmediğiniz özellikleriniz nedir?
İşte ve kişisel hayatımda biraz farklıyım aslında. İş söz konusu olunca mükemmelliyetçi, detaycı ve titizim, daha ciddi oluyorum. Kişisel hayatımda ise daha sevecen ve tatlı biriyim diyebilirim. İlk başta mesafeliyim, hemen yakın olamam, çevrem, arkadaşlarım ve hayatım konusunda seçici bir yapım var. Hep biraz duvarlarım vardır, ama içeri aldığım insanlara da çok içten, samimi, sevecen ve verici oluyorum. Hayatta hep kalbimden geldiği gibi yaşamayı ve davranmayı tercih ederim, çünkü zaman hepimiz için kısıtlı bir olgu, her an ikincisi beklenemeyecek kadar değerli. Mücadeleci bir tarafım vardır, kafama koyduğum bir şey, istediğim bir hayal veya inandığım şeyler için sonunda kadar gider ve mücadele ederim. Bir şeyi istediğimde çok azimli ve emek verici olabiliyorum. Baskın bir karakterim var. İçeride ise çok duyarlı, hassas ve ince düşünen bir kalbim olduğunu söyleyebilirim. En sevdiğim özelliklerim dürüst, net ve güvenilir olmam günümüzde pek kalmadı malum. En sevmediğim özelliklerim ise bazen çok eleştirel olabiliyorum, bir de erteleme huyum var onu da söyleyebilirim.
Bu keyifli röportaj ve değerli cevaplarınız için çok teşekkür ediyoruz. Meslek hayatınızda size başarılar diliyoruz.