Yeni Şafak yazarı Hayrettin Karaman bugünkü yazısında Tacikistan mısır gibi başlıklı yazısında Müslümanların önünün ABD, Rusya ve diğerleri tarafından kesildiğini belirterek, "Burada da şiddete başvurmadan, demokrasinin kurallarına göre parti kurup halkı ikna ederek iktidara gelmek ve inançlarına uygun bir düzen kurmak isteyen Müslümanların önünü kesiyor, zalim diktatörlere destek veriyorlar" dedi.
Tacikistan Mısır gibi
Hangi bakımdan diyeceksiniz?
ABD, Rusya ve diğerlerinin dünyanın herhangi bir yerinde İslâmî düzenin, devletin, yönetimin kurulup işlemesini engelleme politikaları bakımından.
Burada da şiddete başvurmadan, demokrasinin kurallarına göre parti kurup halkı ikna ederek iktidara gelmek ve inançlarına uygun bir düzen kurmak isteyen Müslümanların önünü kesiyor, zalim diktatörlere destek veriyorlar.
Bu politikanın açılımına geçmeden, Sovyet Rusya'nın dağıldığı yıllarda Tacikistan'ın durumunu nasıldı sorusuna cevap arayalım.
1990 yılında Rusya seyahatimizde karşılaştığımız bir Tacikistanlı Müslümanın tanıklığına itibar ediyoruz:
…Akşam namazını kılarken hafif sakallı, orijinal takkeli, 50-60 yaşlarında sevimli bir zât daha bize katılıyor. Namazdan sonra tanışıyoruz. Aslen Özbekmiş, 1937 Özbekistan doğumlu, küçükken Tacikistan'a göçmüşler, iki yıl Şam'da okumuş, burada Kâdirî bir zâta intisab etmiş, İstanbul'u da görmüş. Hâlen Düşanbe şehrinde Kadı'nın başkâtibi olarak çalışıyormuş. Hudâverdi Eganberdioğlu. Gayretli bir zât, Moskova'ya Mushaf bastırmak üzere gelmiş. Bizi namaz kılarken görünce sevindiğini söylüyor ve Afganistan'dan, Arap ülkelerinden birçok ilim adamı ile burada veya başka yerlerde karşılaştığını, bunların namaz kılmadıklarını gördükçe üzüldüğünü ifâde ediyor. Böylece konuşma başlıyor, ben soruyorum, o cevap veriyor:
-Tacikistan'da İslâm'ın durumunu bize anlatır mısınız?
-Perestroika'dan önce bizde de din öğretimi ve ibâdette büyük zorluklar vardı. Tarîkatlar ve bilhassa Nakşîler gizli olarak dîni yaşatıyor ve canlı tutuyorlardı. Şimdi durum değişti. İsteyen namaz kılar, çocuklarına dînini öğretir. Türbeler, câmiler açık, yenilerini açma teşebbüsleri var. Benim evim Yakub-i Çerhî Hazretlerinin türbesinin yanında, câmide cehrî zikir bile yapılabiliyor.
-Halkın iman ve amel bakımından durumu nasıldır?
-Halkın % 90'ı imanlıdır. Bunların da % 50'si imanı ile amel eder.
YAZININ TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ