Zaman Gazetesi yazarı Sevgi Akarçeşme, bugünkü "Kime oy vereceğim?" başlıklı yazısında 7 Haziran seçimlerinde kime oy vermeyeceği partileri nedenleriyle birlikte ele aldı. Akarçeşme, ülkeyi açıkhava hapishanesine çeviren AK Parti'ye, Dursun Çiçek'in aday olduğu CHP'ye oy vermeyeceğini belirtti. Ülkenin gidişatını durdurabilecek HDP'ye konjüktürel olarak verebilirdim diyen Akarçeşme, "Neyse ki İstanbul Mali Şube eski Müdürü Yakup Saygılı aday oldu da beni bu zor seçimden kurtardı," diyerek Saygılı'ya oy vereceğini beyaan etti.
İşte Sevgi Akarçeşme'nin yazısından bir bölüm:
Partilerin kemikleşmiş destekçileri hariç herhalde herkesin aklından geçen soru bu bugünlerde. Türkiye siyasetinde genel olarak yüzer-gezer oyların yüksekliği kabul edilir. Tam da bu nedenle mesela 1999'da yüzde 22 oy alan Ecevit'in DSP'si 2002'de, deprem ve ekonomik kriz etkili olsa da, yüzde 1'e düşebilmiştir.
Türkiye hiç olmadığı kadar kutuplaştırıldığı ve hükümeti seçimle değiştirme isteği bile adeta darbe ilan edildiği için AKP'nin sadık seçmeni konsolide olmuş durumda. Toplum hukukun üstünlüğü, medya özgürlüğü gibi konularını birincil derecede dert etmese de saraydaki lüksten, nepotizmin kural haline gelmiş olmasından ve hayat pahalılığından rahatsız olmaya başladı. CHP, değişim çabası, artan dinamizmi ve somut ekonomik vaatleriyle kendi doğal sınırlarına yaklaşacak gibi gözüküyor. MHP, adeta biz muhalefetten memnunuz havası içinde. Herkesin hemfikir olduğu üzere, ülkenin geleceği, ‘seni başkan yaptırmayacağız' vaadine güvenle HDP'nin barajı aşıp aşmamasına bağlı gözüküyor. HDP'nin varlık sebebi zaten Kürtlerin siyasî temsili. Haliyle tüm Türkiye partisi olmasını beklemek, özellikle de PKK bagajı düşünüldüğünde, kısa vadede gerçekçi değil. Cihangir'deki havaya bakıp yanılmamak gerek. Kürt siyasetinin örgüt ipoteğinden kurtulması da ancak Kürtler için normal siyaset yolları açıldıkça, güçlendikçe, yani zamanla mümkün olacaktır. HDP'ye saldırıları da bu normalleşmeyi engelleme çabası olarak okumak gerekir.
Peki böyle bir tabloda ben kime oy vereceğim? Bana terörist, vatan haini, virüs diyen, yolsuzlukları tescilli, ülkeyi açıkhava hapishanesine çeviren AKP'ye oy vermeyeceğim kesin. İstanbul İkinci Bölge seçmeni olarak Dursun Çiçek gibi bir ismin olduğu CHP'li listeye de elim gitmezdi. HDP'ye ise ülkeyi daha tehlikeli bir gidişata gidişi durdurabilecek bir faktör olduğu için, konjonktürel olarak oy verebilirdim.
Neyse ki İstanbul Mali Şube eski Müdürü Yakup Saygılı aday oldu da beni bu zor seçimden kurtardı. Milyonlarca insan gibi ben de Saygılı adını 17-25 Aralık yolsuzluk operasyonları ile duydum. Eğer, yolsuzluk soruşturması olması gerektiği gibi sürdürülseydi, yani hırsızlar ceza alsaydı ve onlar yerine operasyonu yapan polisler hapse atılmasaydı, belki Saygılı'nın adı birkaç gazete haberinde arşivde yer alacak, kimse hatırlamayacaktı bile.
YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ!!!