Zaman yazarı: Mehmet Görmez’e açık mektup
Ahmet Görmez, Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez'e açık bir mektup yazarak köşesinde seslendi...

Oluşturma Tarihi: 2015-05-14 03:41:13

Güncelleme Tarihi: 2015-05-14 03:41:13

Zaman Gazetesi yazarı Ahmet Kurucan, bugünkü "Mehmet Görmez'e açık mektup" başlıklı yazısında Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez'e yazdığı açık mektupta, Diyanet İşleri'nde çalışmış biri olarak düşüncelerini seslendirme hakkının olduğunu söyledi. Kurucan, 1 milyon liralık araçtan, jakuzili lojman konusunda çağrıda bulundu. TV ekranlarında söylenen “Allah'ın ezeli ve ebedi vasıflarını üzerinde taşıyan lider” konusunda sessiz kalınmasına değinen Kurucan, birçok konuda da uyarılarını sıraladı.

İşte Ahmet Kurucan'ın yazısından bir bölüm:

Sayın Başkan!

7 yıl Diyanet İşleri Başkanlığı'nda şerefle çalışmış birisi olarak bu yazıda dile getirdiğim düşünceleri seslendirme hakkım olduğu kanaatindeyim. Gerçi 17/25 Aralık'tan bugüne değişik vesilelerle kaleme aldığım yazılarda ve sosyal medyadaki paylaşımlarımda çok şeyler söyledim. Ama 1 milyon liralık Mercedes, lojmanınızın jakuzili lüks donatımının ön plana çıkartıldığı yoğun tartışma ortamında en azından tarihe not düşmek amacıyla bu açık mektubu yazma ihtiyacı hissettim.

Sayın Başkan

Diyanet'in kurumsal kimliği ve Cumhuriyet'in kuruluşundan bu yana eda etmiş olduğu fonksiyondan bağımsız olarak… Cümlemi tamamlamadım çünkü bu yarım cümlede dile getirilen meselenin çok kapsamlı ve çok derin bir şekilde incelemelere, araştırmalara, master ve doktora tezlerine konu olması gerektiğine inanıyorum. Dolayısıyla aşağıdaki düşüncelerim mevcut Diyanet yapısını olduğu gibi kabul -kabul tasdik anlamına gelmez- ederek diyorum ki; Diyanet tarihinin hiçbir döneminde bu dönemde olduğu kadar yıpranmadı ve itibar kaybına uğramadı. Tahmin edeceğiniz gibi yıpranma ve itibar kaybı Türkiye siyasetinde cereyan eden hadiselere bağlı olarak almış olduğunuz hem şahsi hem de kurumsal pozisyonunuzla alakalı. Almış olduğunuz dedim ama almadığınız, almak istemediğiniz, almaya cesaret edemediğiniz pozisyon demem belki daha doğru olurdu.

Birkaç misalle hem hafızanızı tazelemeye yardım edeyim hem de ne demek istediğimi daha da belirginleştirmiş olayım. Ahizenin bir ucundaki zat, sihirli ‘montaj' kelimesinin arkasına saklanıp ret ve inkar etse de diğerinin kabullendiği Kutsal Kitabımıza “Bakara-makara” denilerek yapılan hakaret karşısında hâlâ iki kelime açıklama yapmadınız.

TV ekranlarında fani bir beşer için söylenen “Allah'ın ezeli ve ebedi vasıflarını üzerinde taşıyan lider” türü her tarafından şirk kokan beyanlar karşısında suskun kaldınız.

Bir kudsi hadise gönderme yapılarak ‘Rahmetimiz gazabımızı geçmiştir.' sözlerini duymadınız.

‘Yolsuzluk hırsızlık değildir.' fetvalarına mukabelede bulunmadınız.

17 Aralık'tan bu yana başkanlığınızın imzasını taşıyan 150 hutbede ‘Devlet Sevgisi' temasını ‘Allah sevgisi' temasından daha fazla işlediniz.

Kur'an'ın seçim meydanlarında siyasete alet edilmesine karşı görmez bir tavır takındınız. Daha devam edebilirim ama tatvil-i kelamda bulunmak istemiyorum. Hatırlamak ve hatırlatmak kafi. Halbuki tabandaki beklentiler çok daha farklıydı.

Sayın Başkan

Gözlemlerime dayanarak üzülerek ifade ediyorum ki Mercedes ve Jakuzi meselesi yukarıda hatırlattığım şeylerin hepsinin üzerine tüy dikti. “Yanlış olduğundan değil ama…” diyerek “ibret-i alem” mi yoksa “ibret-i âlem” mi olduğunu tam anlayamadığım bir açıklama ile Mercedes'i iade etmeniz, Mercedes haberini yapan gazeteye açtığınız manevi tazminat davasındaki ‘yasal faizi ile birlikte tahsil' sözleriniz yıpranma ve itibar kaybında zirveye ulaşmanıza vesile oldu.

YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ!!!