Değerliyim, çok değerliyim.Akıllıyım, çok akıllıyım. Yüzde seksen iyi huyluyum, yüzde yirmi kaprisliyim, tabi ki de biriciğim ama bana tarihte en çok benzeyen kim diye sorarsanız hiç düşünmeden Elizabeth Taylor derim, öyle de güzelim.
Megaloman olduğumu düşünüyorsanız çok kırılırım. Sosyal medya kullanıcıları bu ifadelere hiç yabancı değillerdir. Hayalperest mi yoksa mantıklı mı olduklarını bile bu testler sayesinde nokta vuruşu ile bulabiliyorlar. Ben mesela yüzde yetmiş aritmetik zekaya sahipmişim, keşke mühendis olsaymışım…
İşin esprisi bir yana, bu testlerin aslında ciddi ve bilimsel olduğu iddia edilen çeşitleri vardı; zeka testleri, karakter testleri… Daha önce kişisel gelişim kitapları okuyanlar bu tür testlere aşinadır aslında. Hadi onların bir yere kadar bir ağırlığı vardı ancak bunun sosyal medyadaki türevleri tamamen fantezi dünyasının genişliği ile açıklanabilir ya da eğlence amaçlı olduğu düşünülebilir. Peki gerçekten öyle mi? Bu alan büyük bir reklam pastasına dönüşmesini ve büyük dilimlerin arasındaki rekabeti anlatacağım ama önce bu testleri çözmenin kullanıcılarda yarattığı ruh haline değineyim.
Kişisel deneyimlerimi kutsamak gibi olmasın ama benim bu test sitelerine ilk başlamam dalga geçmek içindi. Sonra nasıl oldu bilmiyorum, bazı tahminlerini gerçekçi bulmaya başladım. Galiba hep güzel şeyler söylediği için olsa gerek, bir türlü açığa çıkmamış yeteneklerimin, keşfedilmemişliğimin ve adeta çöpte unutulmuş kaşıkçı elması oluşumun yüzüme söylenmesiydi hoşuma giden, belki de hep böyle düşünüyordum ama onaylanmaya muhtaçtım. İşte tam onaylanma beklentisine cevap veren bu testler, yüzde doksandokuz “iyi” biri olduğumu, yardımseverlikte sınır tanımadığımı söyledikçe farkında olmadan fala inanma falsız kalma mottosuna uyumlu bir sosyal medya deneyimi yaşamaya başladım. Adeta sanal bir falcı vardı karşımda, avuç içime değil de sayfama bakıyor, profil resmimden tutun da kullandığım kelimelerin istatistiklerine kadar bir çok analiz yapıp önüme koyuyordu. Ben barışsever olduğumu bu testler sayesinde öğrendim çünkü en çok kullandığım kelime “barış”mış. Gerçi maazallah, kalbe inmeyen kelimelerin dilde pelesenk olması ihtimalini de barındırıyor bu durum ama olumlu düşünelim lütfen, olumlu.
Çevre çok önemli derler ya, bu sosyal medya için de geçerli. Bu merete hep arkadaş ortamında alışıyor insan. Arkadaşa tarihteki tıpatıp benzeri olarak” Platon” çıkmış, şimdi bana da yazılışını google'a sormadan bir türlü doğru yazamadığım Niçe çıkmazsa boyum kısalır ve sosyal medyanın renkli fotoğrafının içine giremem. Ayrıca serde biraz nihilizm var her ne kadar kendimi hiç olarak değil “her şey” olarak görüyorsam da. O yüzden her testi itinayla çözmeye çalışıyorum. Sonuç kısmına baktığımda benim kadrimi kıymetimi bilemeyenler utansın, onlar beni kaybetti psikolojisine bürünüyorum ama bunu çaktırmıyorum. Sayfamda paylaşırken mütevazı olmaya özen gösteriyorum, yüzde doksandokuz “muhteşem” biri olduğumu ilan etmem demek mütevazı olmamla bir çelişki barındırıyor gibi görünse de aslında sosyal medya böyle çelişkileri kaldırabilecek bir ortam.
Peki neden bir sanal testle kendimizi iyi hissediyoruz, mutlu oluyoruz ya da en hafifinden eğleniyoruz? Düşündüm bunu epey, haklarını yemeyeyim çevremde iki eli, iki ayağı, iki gözü olan insan evlatları da arada benim için güzel cümleler kuruyorlar ama daha hesaplı kitaplılar ve kelime seçiminde oldukça cimriler. Akıllısın derken bile “ işime yararsın” der gibi söylüyorlar, ya da “çok mütevazısın” derken bile “ ezik birisin, vursam ensene alırım ekmeğini” der gibi kuruyorlar cümleleri. Ya da belki de ben insanlara güvenimi kaybettim. İnsanların hesapsızca,gönlümü hoş etmek için, gariban sevindirmek için iki çift güzel söz edemeyeceklerini düşünmeye başlamış olabilirim. Bayram değil seyran değil, beni niye övdü? diye sormaya bir kere başladın mı insan evladından umudunu kesiyorsun zaten.
Böyle bir güvensiz ve steril olmayan gerçek ortamlarda iltifata mazhar olmak başlı başına bir risk olduğu için sıfır riskle, güne iyi başlamak için “kime benziyorsunuz” testini çözüp çok yakışıklı/ güzel bir oyuncuya benzediğimizi görüp derin bir oh çekebiliriz. Kaç yaşında göründüğümüzü sorduğumuzda ise yirmilerinin başında görünüyoruz her daim. Ruhumuz zaten onbeşinden henüz gün almış. Ayna ayna söyle bana…
Risksiz olduğunu sandığımız bu uygulamalar konusunda da cehaletimizin kurbanıyız. Gittikçe profesyonelleşen, sayıları artan bu tür test siteleri hakkında ufak bir araştırmalarla devasa paralar kaldırdıklarını öğrendim. Milyondolarları Tl'ye bir türlü çeviremediğim için, yani finansal okur yazarlığım olmadığı için ne kadar devasa olduğunu bir türlü tahayyül edemiyorum, bir de aritmetik zekam çok yüksekmiş, peh! Bu test şirketlerinin en büyükleri tabiki de Amerikan. Avrupa da bu yarışa girmek istemiş ama maratonda kaybetmiş görünüyor. Alman test şirketi Socialsweethearts ‘un diğerlerine oranla gizlilikle ilgili Almanya'nın güçlü yasaları sayesinde daha güvenilir olduğu söyleniyor ancak test yapılırken bütün profile erişim hakkı verildiği için bütün verilerilerine, arkadaş bilgilerine, mesajlara ulaşma imkanları var ve bunların geleceği ile ilgili koskocaman bir şüphe şurada dursun.
Eğlenelim, şakalaşalım derken bütün bilgilerimizi bu test şirketlerine karşılıksız bağışlıyoruz üstelik bilgi çağında ve bilginin ne tehlikeli bir silaha dönüşebildiğini, insanların bu bilgiler yüzünden Guantanamo üssünde yıllarca işkence görebildiğini de hatırlatayım. Bir dönemin en büyük paranoyasıydı belki de CİA ve Mossad bizi takip ediyor olması. Tamam, kendimizi devletlerin silah projelerinin gizli mühendisleri gibi tehdit altında hissetmeyelim ama sıradan bir insan olarak bu her şeyin terörle ilintili sayılabildiği, makul şüpheyle vizelerin iptal edildiği, sınır dışı edildiği bir çağda kendimizi biraz ciddiye alsak fena da olmaz sanki.
Bu sitelere viral reklam gözüyle bakıp masumlaştırmak ve eğlencemize devam etmek isteyebiliriz ancak sadece şimdi için değil gelecekteki özel mesajlaşmalarınız dahil bir çok şeye “onay” verdiğimizin farkında olsak iyi ederiz. Eğer iyi bir anlaşma, sağlam bir pazarlık yaptığımızı düşünüyorsak onayı verin gitsin ama biraz düşünmekle de hiçbir şey kaybetmeyiz.
Son olarak, test şirketleri çok haklı ;
Evet biz çok değerliyiz ancak değerimiz 78 milyon dolarlık bir pasta sunan ve üstümüze kene gibi yapışan bu siteler için maddi anlam taşıyor ve bilgi bağışlama cömertliğimiz sebebiyle “çok değerli saf”larız.